

3 günlük aradan sonra dişsiz ama gururlu bir genç kız olarak işe gittim. pek bir değişiklik yok, 2 hafta daha gidip geleceğiz işte, ama bunu bilerek işe gitmek de ayrı bir gariplikmiş. herneyse. bugün "erken kalkan yol alır" lafı nedemek gerçekten anladım, dişçiye gitmek için sabah erken kalktığımdan pek çok işimi de halledebildim. normal -öğleden sonralara kadar uyumayan- insanlar böyle yaşıyormuş demek. dişçiden çıkan sonuç da 3 ay içinde bir değişiklik olmazsa ve yukardakinin sevgili kulu değilsem sağ çaprazda görüldüğü gibidir.(ağlamak istiyorum sayın seyirciler evet.)
cuma günü sadece konuşmaya gittiğim sevgili dişçim çat diye dişimi çektiğinden mini mini birlerimin dersine gidemedim, üzerine 19-20 mayıs tatili de eklenince 3 gündür uyuz uyuz evde oturan bi insan oldum. kuaföre ve alışverişe gitmem, üzerine cep telefonu faturamı ödemem gerekiyor. yapılması gereken tatil planları ve pasaportumu yenileme işlemleri de bunlara eklenince yazın maaş almicak bi insan olarak maddi sorunlarımla yüzleşmeye başlıyorum. daha odamın tamamen boşaltılması, yenilenmesi, badanasının yapılması vs gibi olaylar var ki bunları aklıma bile getirmek istemiyorum. özlenen ve beklenen depresif voodoogirl geri dönmedi merak etmeyin, sadece farkettim ki etrafımdaki pek çok insan depresif hallere sürükleniyor bu ara, onlara ortak çıkayım dedim. dişsizim ve düşünceliyim evet.
bunca zamandır blogger sayfamdan uzak olmama rağmen hayatımda ve halet-i ruhiyemde (kesin yanlış yazdım bunu) pek bir değişiklik yok. annemler döndüğü için saltanatım sona erdi, dün ankaranın yeni açık'ı 15 kişiyle bizim salonda kurulmuştu ancak sigara+bira+sinir üçlemesi boğazımı dağıttı, ve time goes by so slowly for those who wait durumum tüm hızıyla (ya da uyuzluğuyla) devam ediyor. en önceki bloglarımdan birinde belirsizlikten nefret ettiğimi yazmıştım hatırlıyorum, gerçi o ikili ilişkilerle ilgili bir blogdu ama hayatımın herhangi bir alanında belirsizliğe tahammülüm olmadığı bugünlerde daha da açığa çıkıyor; zira önümdeki 3 aylık dönem için hiç bir şey kesin olmadığından odaklanma ve motivasyon sorunları yaşıyorum. hiperaktif çocuklar gibiyim ama aktif değilim böyle bir sorunsal. sorunsal diince aklıma ekşi sözlük geldi, kahrolsun sanal communityler. wallahi beni attıkları için demiyorum, bugün işyerinde farklı bir gezegenden olduğuna kesin gözüyle baktığımız bir meslektaşımızın da ekşi sözlük yazarı olduğunu duyduğumda ben zaten oraya fazla kaliteli kaçmışım dedim hıh. konuyu anlamsızca dağıtmamdan da anladığınız üzere kafamı toplayamıyorum, hiç bir şey yapamıyorum, sadece gergin bir bekleyiş havasındayım, siz de nedir ne değildir sormayın just keep your fingers crossed for me.