Monday, January 24

aman kimseler duymasın

"geçen bi rusa gittim panpa.."

geçen gün "ilişkimizde o kadar huzurlu ve sofistike bir dönemdeyiz ki d&r'da kahvelerimizi alır hiç konuşmadan kitap okuruz" kontenjanından tunalı d&r içindeki gloria jeans'teydik. ben tabii ki hiç sofistike değildim ve kitap yerine telefonumdan twitter timeline'ını okumayı tercih ettim fakat ingiliz centilmeni manitam turkish daily news almış türkiye'nin içinde bulunduğu durumu çözmeye çalışıyordu. derken o haber çıktı karşımıza, türkiye'nin "the tudors"ı olarak lanse edilen muhteşem yüzyıl'ın kitlelerde yarattığı tepkiyi anlatan. baktım fındık kadar am uğruna tüm kiliseyi karşısına alan hardcore henry memleketinden gelme sevgilim meraklı gözlerle haberi okuyor, dedim sen gel durumlar şöyle. bizde öyle bir ahlak anlayışı var ki kapalı kapılar ardında yapılan şeyler mübahtır. vefakat ne zaman bunlar dillendirilir ve "elalem ne der" noktasına geliriz, işte o zaman herkes ahlak temsalidir. ben şahsen osmanlı tarihi ve osmanlı'nın gerçekleri konusunda ahkam kesecek kadar tarih bilgisine sahip bir insan değilim, damarlarımdaki kandan dolayı "osmanlı'nın torunuyum tehey" gibisinden bir gurur da hiçbir zaman yaşamadım. yalnız sarayda "harem" diye bir yer olduğu, padişahın oradaki kız/oğlanlarla birlikte olduğu, resmi bir eş durumunun asla olmadığı ancak erkek evlat doğuran cariyenin haseki konumuna geçtiği, bu esnada padişahın beğendiği cariyelerle halvetinin devam ettiği, erkek çocuğu padişah olmayı başaran hasekinin de valide sultan mertebesine yükseldiği mevzunun özeti sanıyorum. haremin varlığını, padişahın beline kuvvet ona buna çaktığını herkes bilirken bunun diziye dökülmesi sonucunda çıkan "haremin mahremiyeti" itirazları tam da türk milletinin doğasına yakışır bir tepki. ayıp olan saraydaki harem düzeni değil, bunun televizyonda gösterilmesi. işte ben de böyle ahlak anlayışını sikerim arkadaşım. gizliden sikiyorum ama, kimse duymayacak rahat olun.

Monday, January 3

voodoo girl in love

yıllardır buradan kadın-erkek ilişkilerini sorgulamış, yaşadığı ve yaşattığı münasebetlerden çıkarsamalar yapıp aşk inancının zayıflığından dem vuran bir insanken şimdi kalkıp kolpalık yapmak istemem ama ben aşık oldum dostlar. en son ilişkimden sonra başımdan geçen saçmalıklara ve türlü ruhsal problemler yaşayıp onları benim de yüzüme gözüme bulaştırmaya çalışan erkeklere inat, çocukluğumda yaptığım "erkek arkadaşım nasıl olmalı" listelerindeki en saçma maddelere bile uyan, en ingiliz centilmeninden bir manita yaptım. sessizliğimin sebebi budur. uzun zamandır ilk kez bir şeyler sorgulamadığım, huzur bulduğum, hayatımdaki bir erkeğin hareketlerini çözmeye çalışmak yerine onunla ilgili keşfettiğim her ayrıntıdan mutlu olduğum, fark edilmenin, takdir edilmenin, değer görmenin keyfine vardığım bir dönem yaşıyor ve çılgın atıyorum. 27 yaşıma geldim, aşk mektupları alıyor, lisede aynı şehirde üniversite tercihi yapmaya çalışan ergenler gibi ortak gelecek planları içinde buluyorum kendimi. herif ajan falan çıkmazsa ben yırttım, bundan sonra blog çemkirmelerimi de başkalarının ilişkileri üzerinden yürüteceğim. saygılar.