Wednesday, July 18

don't mess with my festival

yine ortalardan kayboldum, invisible man gibiyim evet. cuma günü ani bir kararla sabahın 10unda bindik otobüse gittik istanbula. sebep: sevdiceğimin işleri olması, benim göt büyütmekten daralmış olmam, evin işlerinin pazartesiye sarkması ve bonus track olarak masstivalin o haftasonu yapılacak olması. netice itibariyle cuma akşamı istanbuldaydık. genellikle yedik içtik alışveriş yaptık, pazar günü de festivale gittik pek tabii.

çoğu zaman yazılarımda dem vurduğum üzere yaşlanmış olduğumuzdan festival falan bize gelmiyo pek artık, salak salak vakit geçirmek değil konserimizi dinleyip eve gitmek istiyoruz. öyle de oldu sayılır gerçi, alana girdikten 1 saat kadar sonra, programa göre dead on time bir şekilde cake çıktı sahneye. "cool"luğun tanımını yaptılar, inanılmaz bir iletişim kurdular seyirciyle, eğlendirdiler ve gittiler. pek güzeldi. hatta gitmeden önce sahneye doğru parça adı bağıranların da ağızlarının payını verdiler, daha da güzeldi. bu arada, cake konserine gelip de istek parça olarak "perhaps" diye bağıranların bundan sonra sadece athena konserine gönderilmesini talep ediyorum.

ikinci olarak sahneye çıkan ve en fazla kalabalığa ulaşan isim tori amos'tu. kendisini pek dinlemem, sevmediğimden değil ama fırsat olmadı diyelim. konser biraz kalabalık olduğu için izlemesi de zor oldu, kalabalığın bi kısmı gerçekten tori hayranlarıyken bir kısmı ise "gelmiş bi bakalım neymiş" tipiydi, bizse tam bu ikisinin ortasında orada olamayan fan arkadaşların ruhunu yaşatmayı görev edinmiş, sahne setupını inceleyen gruptuk. piyanonun sesi biraz gerilerde kalmıştı ama dünya gözüyle toriyi görmek güzeldi, platin peruk da yakışmıştı, bi de cornflake girl dinledik-dinlettik daha ne olsundu.

son olarak sahneye lauryn hill çıktı osmanlılardaki simetri takıntısını anımsatır bir havayla, her enstrümandan ikişer tane kurdurarak. sahneyi baya zengin gösteren bu yaklaşımın müzikaliteye olan etkisini pek farkedemedik, belki çok önlerde olduğumuzdan, vokal de çok etkili gelmiyodu, ama kadın müthiş, enerjisi müthiş, son 4 parçada arkalara geçtiğimiz için ses de müthişti. sonlara doğru kalabalık azaldı, ne yazıkki konserin ortalarına doğru alternatif sahnede portecho'nun çalmaya başlaması buna etki etmiş olabilir. tarzı-zevki vs umrumda değil, müzikten biraz olsun anlayan bir insan evladının her hafta bir klüpte boy gösteren portecho ile belki de hayatında son kez türkiyede konsere gelmiş olan lauryn hill arasında kalkıp da portechoyu seçmesini kabullenemiyorum, bu tip insalara öğlen sıcağında nişantaşında pıtlama cezası verilmesini talep ediyorum.

lauryn hill'in ekibi soundcheck yaparken arkalardan gelen yorumun özetlediği gibi, beyazlar soundcheck yaptı, siyahlar çaldı, biz de 4 günlük maraton sonrası huzura geri döndük. oh mis.

No comments: