Saturday, November 6

tam ego

bende var.
uzun ya da kısa fark etmez, bir ilişkinin beklenmedik bir zamanda ve/veya şekilde bitmesinden sonra toparlanma sürecinin sancılı geçmesinin en büyük sebeplerinden birinin -genellikle- eski sevgiliyi hala seviyor olmamız değil egomuzun tamiri konusunda başarısız olmamız olduğunu bundan uzun bir süre önce bizzat yaşayarak anlamış ve blogdan da then it hit me edasında açıklamış idim. işbu ego zedelenmesinin muhtemel yeni ilişki ihtimallerine de etkisi olması kaçınılmaz oluyor elbette.

bir süre "şimdi bana kaybolan egomu verseler" modunda olduğumuz için abuk subuk insanlarla takılıp "eski ilişkim bitmiş olabilir ama ben birlikte olunmaya değecek bir insanım" hissini yeniden yaşamaya çalışıyoruz. yalan yok, kendimize güvenimiz ne kadar tam, ilişki de nasıl bitmiş olursa olsun bir noktada kendini suçlamak gibi olmasa da yaşanan bu bitişi kendi hanemize başarısızlık olarak yazma işini neredeyse hepimiz yapıyoruz. iyi haber, genellikle ayrılığın hemen sonrasında yaşanan bu dönemde medet umduğumuz insanların ne kadar mal olduğunu anlayıp kendimize gelmemiz çok vakit almıyor.

ikinci dönemde, hayatımıza giren o mal insanlardan aldığımız gazla egomuz eski halinden de büyük duruma geliyor. aldığımız gaz derken yanlış anlaşılmasın, bu insanlar bize aşık oldu ilgi gösterdi vs diye götümüzün kalkmasından bahsetmiyorum; genelde "lan ne mal insanlar var ben niye kendimi kötü hissediyorum ki mis gibi insanım işte" şeklinde bir göt kalkması oluyor. bu dönemde de harcanan insanların haddi hesabı yok çünkü bu sefer de kimseyi kendine yeterince yakıştıramama sıkıntısı var.

işte bütün bu dönemlerden geçtikten sonra normal olan, olabilecek en net 'self-awareness' seviyesine ulaşıp insanları oldukları gibi kabul etmek ve kendi egomuzun sivri yerlerini de yumuşatmayı öğrenmek, "ben buyum arkadaş kimse için değişemem beğenmeyen küçük oğluna almasın" (vdgrl, 2010) kafasından mümkün olduğunca sıyrılıp buna değdiğine inandığımız birini bulduğumuzda olaylara biraz daha sakin ve değişime açık yaklaşmayı başarmak.

ideal dünyada akabinde "and they lived happily ever after" gelir. gerçek dünyada ise karşınızdaki insanın sizin kadar çaba göstermek niyetinde olmadığını anladığınız anda "sikerler" geliyor. ego da tırnak gibi nihayetinde, ne kadar törpülersen törpüle bir noktada tekrar uzuyor.  

5 comments:

kirliselpak said...

ben de tam ego kullanıyom. ha kişilik olarak dersen bizzat ezigin önde gideniyim:))) ayrıca simdi bana kaybolan egolarımı verseler, eminim ben gene kaybederim amk.. :)) sevgiler..

Npuella said...

ditto.

MeLLy said...

Ben egoyu öğrenci kullanıyorum; benimki yarım ego mu sayılıyor yani? :p

bellatrix said...

"bir süre "şimdi bana kaybolan egomu verseler" modunda olduğumuz için abuk subuk insanlarla takılıp "eski ilişkim bitmiş olabilir ama ben birlikte olunmaya değecek bir insanım" hissini yeniden yaşamaya çalışıyoruz."

...ve rebound sevgiliye böylece yazık ediyoruz.

EGO: Erken Gelen Oturur

i am not your freud said...

çok güzel demişsin vudu reis cCc

egoyu çok törpülememek lazım zaten bence, zira ego da tırnak da fazla törpülenirse bazı şeyleri kavramak (hem mecazi hem gerçek anlamda) zorlaşıyo.