3 tespitlik kısa listem budur. %100 çalışıyor.
1. her taksiciden şüphelenmek: biniyorsun taksiye, zaten dana kadar yazı asmışlar camına tarifeler şöyle şu kadar metrede şu yazacak efendim hava alanından ya da tren garından binenler için +3 euro vs. gideceğin yeri söylediğinde adam giriyor adresi sisteme, haritayı takip ediyor gözünün önünde. ama ben "acaba dolaştırıyor mu kazıklayacak mı bizi şerefsiz" düşüncelerimden asla sıyrılamıyorum. amına koduğumun istanbul taksicileri yüzünden nasıl bir paranoyaya bağladıysak artık.
2. her şeye "bunu türkiye'de daha ucuza bulurum" demek: özellikle indirim dönemi avrupa'ya gittiğinizde şansınız büyük zira misal ispanya'da ankara'daki toplam mango sayısını bir sokakta falan görüyorsunuz. fiyatlar da oldukça iyi ama malum euro üzerinden olunca ve euro da 2.5 tl kıvamında olunca ben paso "12,5 euro 30 lira eder 30 liraya elbise türkiye'de yok mu yeaa" şeklinde geziyorum. nihayetinde her mağaza ürününe "ben bunu dikerim sana" diyen türk anneleriyle büyümüş bir nesiliz. bir de avrupa'ya gidince bambaşka şeyler görecek beklentisinde olan turist kafileleri var; ispanya'da yelpaze satıyorlar sokaklarda amcam gelmiş "bunlardan türkiye'de de var yeaa" diyor. lan adam da sana dünyada tek yelpaze üreticisiymiş gibi 1 euroya yelpaze kakalamaya çalışmıyor zaten.
3. yolda gördüğün her türk'ü yıllar önce kaybettiğin kardeşin sanmak: şimdi bu benim kezbanlığım da olabilir ama ben çok özlüyorum arkadaş, 1 haftalığına da gitsem 1 aylığına da gitsem bir noktada "iskender olsa da yesek" moduna bağlıyorum. bu tatil bunun üzerine türkçe konuşmayı özlemek de eklenince yollarda falan türkçe konuşan birilerini gördükçe sarılasım geldi. dönercilere girip "buranın eti türkiye gibi olmuyor tabii. nasıl kazançlar dayı?" dedim, esnafın dostu voodoo girl oldum. demem o ki yurt dışında kendi memleketlisini görüp sevinen adam türk'tür, türkiye'de yarraan olan adam yurt dışında topraan olur, türk insanı yoklukta giderlidir.