Wednesday, September 30

Thomas Paul Cases

voodoo girl's "bunu yapan insan olamaz" series vol. 9

mp3 pouch
phone case
laptop sleeve

Monday, September 28

senle ben çıksak mı?

post-break up dönemimin '1-0 olsun bizim olsun' evresini tüketmeme ramak kaldı, deneysel takılmaya karar verdim. daha önceden hiç aşina olmadığım, tecrübe etmediğim bir altyapıya sahip bir adama taktım kancayı; taktım da hesaba katmadığım şey "ben seninle sevgili olmak istiyorum" imajının karşı tarafa nasıl verildiğinden tamamen bihaber olduğum gerçeği. hamladık tabi uzun ilişki artı skor odaklı aşk hayatı 3 senemizi alınca, apıştık kaldık. hemcinslerimin en sık başvurduğu "vermeme" taktiğini iki tarafın da istediği bir şeyi geciktirmenin mantıksızlığı ilkesine, "ilk haftadan yattığın adam sana ciddi yaklaşmaz" önermesini ise deneyimlerime dayanarak reddediyorum. tıkandım. bir an önce adamla teke tek vakit geçirmem ve karı beynimle her hareketine saçma sapan bir anlam yükleyip ergenliğin dibine vurmam lazım.

beyaz çerçeveli güneş gözlüklerim çok yakışıyormuş bana ama, öyle demiş. canım benim.

Sunday, September 27

ankara büyükşehir belediyesi 7. cadde kamuoyu araştırması

"uzun zamandır 7. cadde'nin yaya bölgesi olup olmaması konusunda tartışmalar devam ediyor. bu konudaki esas kararın burada oturan sakinler tarafından verilmesi en demokratik bir yöntem olacaktır" açıklamasıyla dağıtılan anketin 11 numaralı sorusu:

Bahçelievler 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması projesi kapsamında, tekrar ele alınacak olan Gökkuşağı rekreasyon alanı'nın ne şekilde değerlendirilmesini istersiniz?
- öğrencilere yönelik, ağırlıklı olarak bilimsel kitapların satıldığı bir yer olarak (Darwin'i tanımayan adamların ne tür bilimsel kitaplara yer vereceğini bilemiyoruz)
- ressamların ve heykeltraşların eserlerini sergileyebilecekleri, sanat sokağı olarak (sanatın ve sanatçının dostu i.melih daha rahat tükürebilsin diye)
- elçiliklere verilerek, ülkelerinin tanıtılıp, hatıra eşya satabilecekleri bir pazar olarak (arap ülkeleri muska sergisi)
- ayakkabıcılar çarşısı olarak (bir de kadınları yok sayıyorlar diye çemkiriyoruz utanmadan)
- elektronik çarşısı olarak (sadece bilimi değil teknolojiyi de destekliyoruz imajı)
- hiçbiri

bilinçli bir bahçelievler sakini olarak 'hiçbiri' şıkkını işaretlemekle kalmadım, 12. sorudaki "Gökkuşağı rekreasyon alanı için sizin başka bir öneriniz var mı?" sorusuna da YIKILSIN yazdım. yetmedi, 9. soruda "7. cadde trafiğe kapalırsa Büyükşehir Belediyesi hafta sonu cadde de değişik etkinlikler yapmalı mı?" sorusunda ayrı yazılmış olan 'de' yi daire içine alıp altına "birleşik yazılır" notunu düştüm. vatandaşlık görevimi yerime getirmenin haklı gururunu yaşıyorum şu an.

Saturday, September 26

Hunter Parrish

voodoo girl's "drop-dead gorgeous" series vol. 26
çıtır demişken


Zooey Deschanel

voodoo girl's "women I would definitely do" series vol. 17


Friday, September 25

lig tv yetkililerine açık mektup (3)

allahın hakkı 3tür diyerek mektubuma başlıyorum. eski açık dedim beğenmediniz, maraton dedim beğenmediniz. o zaman gün bugündür. gençlerbirliği - trabzonspor maçını vip tribününden izlerken sarışın olduğum yetmiyormuş gibi yanıma bir başka sarışın, üstelik yabancı olduğu için futbolcu sevgilisi zannetmeniz muhtemel bir kız daha alacağım. beşiktaş maçlarında sürekli holosko ve fink'e zoom yaptıkları için cinsel tercihlerini sorguladığım o kameramanlarınız bu defa da beni çekmezse bursasporlu kızların yolundan gideceğim dikkat çekmek için haberiniz olsun.

saygılar,

voodoo girl.





bu 1 bu da 2.

Thursday, September 24

benim olucak Beşiktaş binicem üstüne vurucam kırbacı, vurucam kırbacı

ben pek sevdiğim emreözbay blogunda gördüm, sanıyorum kendileri de şurdan almış. böyle zincirleme bir reaksiyon oldu. müthiş.

Wednesday, September 23

the cat is out of the bag


psikolojik genellemelere bakarsak hayatında baba figürü olmayan bir insan olarak kendimden büyük, baba boşluğunu doldurabilecek erkeklere ilgi duymam gerekirken mütemadiyen kendimden küçük erkekleri beğenmemi açıklayabilecek bir yiğit aranıyor. there, I said it. kendimden küçük erkeklere ilgi duyma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. hayır öyle bir koku da salgılıyor olmalıyım ki bir ortama bir dolu kızla girsem, ortamdaki küçük erkek onca kız arasından geliyor bana asılıyor. rekorum 3 yaş. 5e kadar yolu var, allah utandırmasın. freuddan kadim olmasın kadim dostlarım analizlerinde erkekleri domine etme isteğime bağlıyorlar bu sübyancı ruhumu. bense her olaya olduğu gibi buna da mantıklı bir açıklama getirmeyi başarıyorum: eninde sonunda öyle bir yaşa geleceğiz ki etraf kel ve göbekli erkeklerle dolu, benimse cildim pörsümüş memelerim sarkmış olacak. o zaman bu dinç zamanlarımı neden kendini çoktan salmış büyüklerle öldüreyim? yeni nesil fena, gönder gönder gelsin. kaldı ki pilatese bu düzende devam edersem 35imde 20 somethinglerle takılmamam için hiçbir sebep yok. işte 10 yıllık kalkınma planını yapmış, bilinçli bir bayan. alkışlıyoruz.

Tuesday, September 22

but the memory remains diye başlık atarak metalci kitlelere ulaşmayı hedefliyorum

"unuttum demek bile onu hatırlamaktır" gibi özlü sözlerle büyüyen bir neslin çocuğu olarak bu hafıza denen şeye çok kılım. bir şey hatırlamak durup dururken aslen silmiş olduğunuz o şeyin aklınıza gelmesi değil; hali hazırda kafanızın bir köşesine sakladığınız o şeyin birden açığa çıkması olduğuna göre bu çok aciz bir şey değil mi? üzerinde hiçbir kontrolümüz olmayan bir şey bu hafıza ve sahip olmak istediğimiz hayatları, olmak istediğimiz karakterleri, yaşamak istediğimiz olayları izlediğimiz filmleri beğendiğimizden eternal sunshine of the spotless mind filmi bu kadar beğenilmedi mi zaten. zaman denen şeyin bir yandan hafızayı silikleştirirken bir yandan da ona yeni öğeler katması paradoksuna ise hiç girmiyorum, ama beynim o kadar yandı kaplıca sularında işte anladınız siz onu.

Sunday, September 20

hedef yoksa gerek yok

okulda yeni dönem başlayıp küçük seviyede 25 saat ders yüküyle boğuşmaya başladığımdan beri haftaiçi dışarı çıkmayarak haftasonu çıkışlarımızı kıymetlendirmiş ve eğlenceden eğlenceye koşuyor idik ve fakat bu cuma-cumartesi gecelerini başlıktaki atasözüyle özetleyerek ve eve dönmeye bahane arayarak geçirdik. artık durmak gerek. iki gündür morning sex havasına uyanıyoruz ankara'da, kapalı ama çok soğuk değil; kasvetli ama keyifli. ben ise "fazla dağınık yaşarken bir an gelen anneye sarılma hissi"mi tatmin etmek, ruhumu ve bedenimi arındırmak üzere haymana'ya kaplıca kafası yaşamaya gidiyorum 2 günlüğüne.

bu bayramda şablon bayram mesajını tüm telefon rehberine yollamak ve "bana her gün bayram" temalı şakalar yapmak yasaklanmış diyorlar bir de, aman diyeyim.





Thursday, September 17

let's not have a breakdown

bir başka life's eternal mystery ise: msne yeni giren mi ilk selamı vermelidir yoksa hali hazırda online olan mı? bugünlerde işte böyle teenager kafaları yaşıyorum zaman zaman. benzer zamanlarda aynı mekanlardan geçerken farklı duygular duyunca afallayıp, bazı kitapların sadece kendileri okunurken dinlensin diye yaratılmış müzikleri olduğuna inanıyorum.

bir de geçen gün çok güzel bir arabanın ön koltuğunda, çok güzel bir gece geçirmeye giderken tepemden esen rüzgar eşliğinde 'free love' dinledim uzun bir aradan sonra. "biz daha ne konuşuyoruz ki aq" dedim. içimden.

Monday, September 14

kim oturuyor bakalım şişeye?

haber net. oturduğum yerde içki referandumu yapılacak. mevzu o referandumdan ne çıkacağı değil, bu ülkede böyle bir şeye cesaret edilebiliyor olmasıdır. kaldı ki "ne de olsa referandumdan öyle bir sonuç çıkmaz, orası çankayanın kalesi" diyecek kadar şuursuz değilim, beyfendinin kaldıramayacağı sikin altına yatmayacağını çok iyi bildiğimden.

konuyu can dündar güzel özetlemiş, üzerine çok fazla konuşmaya gerek yok. benim bir teklifim var sadece: eğer o referandumdan "7. cadde içkili kalsın" sonucu çıkarsa, varlığından rahatsız olunan o şişeler yerini bulsun mu, götünüze girsin mi? benim referandumum da budur.

living V.I.P

tunalıdaki ottimoda saatlerimizi geçirdiğimiz yaşlarda -tabii o zamanlar facebook ya da forward mail olayları olmadığından- dilden dile dolaşan denyo psikolojik testler vardı. sevdiğiniz hayvanı, rengi, sayıyı anlatır, bunların temsil ettiği şeylerle ilgili düşüncelerinize ulaşırdınız. işte o testlerin birinde aslında erkek arkadaşta aradığım özellikleri saydığımı bilmeden en sevdiğim hayvan olarak "kaplan" demiş ve "güzel hayvandır, güçlüdür, üstelik protokolde de aslanın arkasında durur, ormanda önemli bir duruşu vardır" gibi bir cümleyle açıklamıştım. işte bu olay kızlardaki (ya da en azından bendeki) protokol erkeği düşkünlüğünün özetidir. ideal erkek dediğim yakışıklılığı, zenginliği, italian stallionlığının yanında (hepimiz prenses olduğumuz için bunlar olmazsa olmaz) ağırlığı, kapıları açtıracak ismi oluşuyla da kalbimi en orta yerinden vuruyor, ne yapayım. işte bu yüzden dün gençlerbirliği-eskişehir maçını vip tribününden izlerken kesin karar verdim, her hafta o protokolde 's girlfriend sıfatıyla oturmanın bir yolu bulunacak arkadaş. artık yönetici oğlundan top toplayıcısına kadar yolum var, bir gider bulunur gözüyle bakıyorum.

Sunday, September 13

anıl has left the building

ntv tarih'in en sevdiğim kısımlarından biri, yıllar önce çekilmiş bir fotoğrafı tekrar canlandırdıkları dün & bugün sayfaları. cuma akşamı anıl-goes-to-izmir derken aynı kafaları yaşadık.


4 haziran 2007, voodoo girl has left the building.


11 eylül 2009, başky has left the building.


bu da "anılın gitmesine işte bu kadar üzüldüm" fotoğrafı.
bir de ellerim güzelmiş gibi çıkmış ondan koydum.

Friday, September 11

mardy bum


yeni dönemin başlamasıyla mini mini birlerimize merhaba dedik okulda. uzun zamandır düşük seviye sınıflara girmemiş olmamın üzerine perşembe-cuma 6şar saatlik ders programı da eklenince bu akşamki anıl-goes-to-izmir partimize yorgun ama istekli gözlerle katılacağım. onun dışında hayatımdaki tek yenilik hafızamı kuvvetlendirmek için ayraç kullanmayıp kaldığım sayfayı hatırlamaya çalışma egzersizi yapıyor olmam -ki eminim dr oz büyücüsü duysa çok takdir ederdi beni.

arkadaşlar arasında "açsan bekleyelim" hukuku vardır ya bayılırım ona. iki kişi buluşursunuz, 3. biraz daha geç gelecekse buluşan ikili 3.yü arar ve "biz buluştuk, açsan yemek için seni bekleyelim" der. en bencil insan bile der bunu. bence çok tatlı.

bir de yolda yürürken karşıdan gelen kızı gözüne kestirip kesmek için tam yanından geçerken gözlerini kaldıran erkekler var ya. çok ayıp şey. adam yakışıklı olunca bile bile yiyorsun çünkü bunu. gerçi adam yakışıklıysa ona gelene kadar neler var yediğimiz. evet onu kastettim.

Wednesday, September 9

politik etiketlerden korkacağınıza müzikal etiketlerden korkun

kendilerine türlü etiketler, isimlerinin yanına 'rockçı'/'emo' gibi dinledikleri müziklere gönderme yapan sıfatlar takmaktan gocunmayan yurdum gençlerinin mesele politikayla uzaktan yakından bir şekilde alakası olan bir şey olunca yorumlarından sonra "ama yanlış anlaşılmasın, solcu falan değilim" gibi açıklamalar getirmeye çalışmalarını hayretle gözlemliyorum.

korkmayın bu kadar, ısırmaz.

Tuesday, September 8

haber okumak istemememin 10 sebebi

önce habere bakalım:

İstanbul’da nişanlısıyla kavga eden 25 yaşındaki Yelda A. dertleşmek için evine gittiği arkadaşı Müslim K.’nin tecavüzüne uğradı.

şimdi yorumlar:

teselliyi yanlış yerlerde ararsan bulamazsın tabi. kız arkadaşı yok muymuş dertleşecek gecenin köründe...

teselli ikramiyesi diye buna derim ben senin nişanlın var yarın bir yuva kuracaksın sorunlarını tartış konuş ama eş olarak seçtiğin insanla çöz çözemiyorsan teselli arama yoksa teskin edicek çoook erkek var işte ....aah kızım ahhh olsun müslim le evlenirsin olur biter

ben anlamıyorum bu insanları elin adamı seni nasıl teselli edebilir.bir erkekle kavga ediyorsun,bir erkekten teselli bekliyorsun.oda iyi teselli etmiş seni....

nişanlı birisinin erkek arkadaşında ne işi var. teselli ettmiş işte...

erkek kardeşin olmadığı sürece yalnız bir erkeğin evine gitmeyecen.gidersen böle olur.biraz da suçu kendimizde arayalım.

yazarın yorumu:

HEPİNİZİ

SABAHTAN AKŞAMA

BAĞIRTA BAĞIRTA

GÖTÜNÜZDEN

AĞZINIZDAN

YÜZÜNÜZDEN

TESELLİ ETSİNLER
.



sabah kafası

rüyamda bizim ingiliz büyükbaş meğer bana aşıkmış, bir yüzüğü ikiye bölüp yarısını veriyor bana ama parmağım için çok küçük olduğundan çengelli iğneye geçirip üzerime tutturuyorum. tam o esnada -hakkında hiç de ahlaksız düşüncelere sahip olmadığım ve şu an bu satırları okuyan- bir arkadaşım geliyor "haydi tunalıya erken inelim" diye, koşup boynuna atlıyor ve öpüyorum dudaklarından. hani bazı rüyaların etkisinden uyandıktan 2 saat geçmeden çıkamazsınız ya, işte o halde servise bindim, everclear - local god çaldı, düşünceler ordan oraya gitti hüzünlendim. kitabımda "kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. başına gelen her şeyi hikayeler içinden görür. hayatını, sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır. ama, ya yaşamayı ya da anlatmayı seçmek gerek." satırlarını okuyup felsefik düşüncelere daldım. sonra birden yolun kenarında beşiktaş suluklu bir çocuk görüp gülümsedim ve geçti.

keşke her şey bu kadar basit olsa.

Monday, September 7

kıçımızdursaçenemizdurmuyor.com


yeni sevgili adayına eski ilişkilerinden bahseden bir kız modeli var, kendim de zamanında acısını çektiğimden söylüyorum, yapmayın.

bunu yapan ilk grup, eski sevgiliden bahsederek rekabet ortamı yaratmaya çalışan, o olayları anlatıp kendini kıymetlendiren ve alttan alttan mesajlar vererek karşı tarafı ilişkiye hazırladığını düşünen kadınlar. amaçları şurada sıçıyor; erkekler hiçbir zaman öyle bir mekanizmaya sahip olmadılar. yazış aşamasında ima edilen şeylerden anlam ya da kenara not edilecek sonuçlar çıkartmayı alışkanlık haline getiren cins biziz, onlar değil.

ikinci grup ise dürüstlüğü ve açıklığı kendine amaç edinmiş fakat sınırını bilmeyen kadınlar. bunlar kendilerini oldukları kişi yapan şeylerde eski sevgilinin de katkısı olduğunu düşündüklerinden bazı şeyleri paylaşma ihtiyacı hissediyor müstakbel sevgiliyle. bunun sıçtığı nokta ise erkeklerin arkadaş oldukları kızda "süpersin, çok kafasın" tepkisi verdikleri olaylar sevgilileriyle ilgili hale gelince anlamlandırılamayan bir dönüşüm yaşadıkları gerçeği.

dolayısıyla bir amme hizmeti olarak hemcinslerime bu eski sevgili hususunda direkt sorulara maruz kalmadıkça kaçmalarını, mecbur kalırlarsa da kısa cevaplarla geçiştirmelerini ve "italyan", "zenci", "son model araba" gibi yaralayıcı ifadelerden kaçınmalarını öneriyorum ben. bu yazıdan sonra amacım cosmopolitan dergisinden teklif almak ve amerikan filmlerinden öğrendiğim cilve tekniklerini anlattığım 'erkeğinizin içini gıcıklatmanın 10 yolu' isimli bir yazı yazmaktır.

Sunday, September 6

Saturday, September 5

road runner the grand finale


ROAD RUNNER FUNNY CLIP - Funny video clips are a click away

(nikopol gönderdi ben de sevgi paylaştıkça çoğalır dedim.)

Friday, September 4

ahlakımızı koruyalım, korumayanları uyaralım

aslında hem eski, hem de üzerine 1500 kelimelik sosyolojik çıkarımlar yapılabilecek bir mevzu bu bahsedeceğim ancak ben sabah siniri kontenjanından kısaca çemkirip gideceğim. malum dün yeni sezonu başlayan aşk-ı memnu adlı dizi pek bir popüler (ki dün twitterımda da belirttiğim gibi on tane olsa birini vermem o kıvanç tatlıtuğa o konuya da açıklık getirelim) fakat ana karakterlerin sevişme sahnesi şikayetler almış ülkede olay yaratmıştı. şimdi sormak istediğim nokta şu: dizinin başladığı günden beri o kızın koynunda yattığı adamın yeğenine veresi var. kurlaşmalar mesajlaşmalar var. bunlar türk örf ve adetlerine ters değil de, sevişince mi olay çıktı? karının ruhu zaten dizinin başından beri orospu da, vajinası duruma uyum sağlayınca mı ahlaksızlık oldu? bu nasıl bir mantıktır arkadaş biri bana anlatsın. her türlü dizide, her türlü 'çocuklara kötü örnek olacak davranış' sergileniyor; kızı yaşındaki hatuna imam nikahı kıyan baba (kavak yelleri), kadınları döven erkek karakterler (belirli bir isim vermeme gerek yok sanıyorum). yani bunlar gönül rahatlığıyla izleniyor da sevişince mi ahlak bozuluyor? atın artık şunu üzerinizden be kardeşim, zaten ortalamayı alsan 3 dakikada bitiyor çoğunuzun işi, amma büyüttünüz be.

Thursday, September 3

twitter çıktı diye bloga kısa yazı yazmayalım mı

büyüdüğümü anladığım ilk an, sabah hazırlanırken mtv değil ntv izlemeye başladığım andır. şimdiyse birini beğendiğimizde ilk iş parmağında yüzük olup olmadığını kontrol etme yaşlarına gelmişiz de haberimiz yok.

bu vesileyle şunu da söyleyeyim, yaş hiç bir ikili ilişkide parametre olarak aldığım bir şey değildir. 'mental adolescent' olmasın, duygusal gelişimini tamamlamış olsun yeter. nefes alsa yeter gibi oldu bu da idare edin.


'o kadar kısa yazdım ki
komiklikle kapatma ihtiyacı hissettim'
imajlı karikatür

Wednesday, September 2

Channing Tatum

voodoo girl's "drop-dead gorgeous" series vol. 25



Kate Hudson

voodoo girl's "women I would definitely do" series vol. 16



Tuesday, September 1

paperback writer

sazlı sözlü bir mim ya da sinemin kendi tanımıyla bir facebook notu, zaten facebookum olmadığı için böyle şeylerden mahrum oluyorum bari burda yapayım değil mi. açıyorsunuz müzik dinleyebildiğiniz ve shuffle yapabildiğiniz herhangi bir aleti, şarkıların ismini soruların cevabı olarak yazıyorsunuz. yalnız bazıları gerçekten süpersonik oldu inanamadım, ki favori 5imi de boldla belirttim. yapın bunu okuyalım eğlenelim ama artist cevaplar çıksın diye mızıkçılık yapmak yok. her sorudan sonra bir kez nexte basılacak öyle buyurmuş facebook cini.

1. How would you describe yourself?
yes it's fucking political - skunk anasie

2. What do you like in a guy/girl?
walk away - franz ferdinand

3. How do you feel today?
world go round - no doubt

4. What is your life’s purpose?
enough you - portishead

5. What is your motto?
shame on you - hot hot heat

6. What do your friends think of you?
gimme little something - bedük

7. What do you think of your parents?
independent woman - beyoncé/the beyoncé experience live

8. What do you think about very often?
whispering words - jay jay johanson

9. What do you think of your best friend?
spiderwebs - no doubt

10. What do you think of the person you like?
pretty piece of flesh - one inch punch

11. What is your life story?
main vein - jamiroquai

12. What do you want to be when you grow up?
glory box - portishead

13. What do you think of when you see the person you like?
in space - röyksopp

14. What will you dance to at your wedding?
canned heat - jamiroquai

15. What will they play at your funeral?
separate and ever deadly - the last shadow of puppets

16. What is your hobby/interest?
under the rain - planet funk

17. What is your biggest fear?
whatever it is, I just can't stop - jamiroquai

18. What is your biggest secret?
alışamadım yokluğuna - vega (OHA)

19. What do you think of your friends?
keep on rocking - bedük

20. What will you post this as?
paperback writer - the beatles

arzu tepsisinde kadın sunanlarınız bol olsun

dedim bu ay wingmande, kendisine ulaşmanız çok kolay. tık.

hala beni seviyorsun bunu sen de biliyorsun niye beni aramıyorsun

baya olmuş yazmayalı, sonbaharı aramalarla açalım neşemiz yerine gelsin dedim. bu arada başkalarının bloglarına "voodoo girl's groovy life yazarı kim" diye düşen arkadaşlar araştırmacı ruhunuza hayran oldum fakat o kadar açık etmek istesem kimliğimi gerçek adımla yazardım zaten değil mi? rica ediyorum yani.

1. hey barmen bana bira yanımdaki fıstığa bir tekin at:
tekin derken şunu kasdediyor yanlış olmasın da.

2. pipi merakı: ne gerek var değil mi yahu ne geliyorsa başımıza ondan geliyor zaten.

3. antik yunan girls: bundan bir adım sonra sokrates - aristo gay porn diye aratacak demedi demeyin.

4. avril lavigne sahte pornoları: sahte olduğunu bile bile aramak nasıl bir kafadır peki?

5. bakirelik avrupada yayılıyor: ah canım veresi gelmiş kendini tutmak için dayanak arıyor.

6. ben sexten korkuyorum: 'korkma hiç acımayacak' demek isterdim ama yalan. 'korkunun ecele faydası yok' hakkımı kullanmayı tercih ediyorum o yüzden.

7. erkekler için sütyen varmı: kıyamam ya. gerçekten üzüldüm bak şaka bile yapamıyorum.

8. herhangibir genelevinden görüntü alabilirmiyim: bu da sigortacıya bireysel güvence danışmanı, sekretere yönetici asistanı demek gibi herhalde. ne süslüyorsun arkadaşım alenen porno işte.

9. sikişin iyisi kötüsü olmaz: işte internette pornoya doymuş insan, ne verirsen kabul diyor. "15 yaşındaki türk sex yapmış kızların çıplak fotoğrafları" aramasını yaptırana örnek olsun aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz adamım!

10. atalarımızdan penis büyütme: cevap veriyorum güreş. o kadar tutup çekmeye bir şeyler oluyordur herhalde.