Wednesday, June 6

Dünya Kupası 2018 En Yakışıklı 11

çok değiştin dediler, evlendin çocuk yaptın buraları boşladın dediler ama bilmediler ki efsaneler ölmez. işte yılın beklenen futbol organizasyonunun beklenen kadrosu.

Kaleci
Malum Buffon emekli olduktan sonra banko gördüğümüz kaleye Euro 2016 zamanı yeni bir isim arayışına girmiş ve yine Italya'dan uzaklaşamamıştık. Bu sene Italya'nın dünya kupasında olmaması kadro dengelerini alt üst etti ama hayırlara da vesile oldu. Karşınızda yeni kalecimiz, Isviçre milli takımının kale bekçisi Roman Burki.




Savunma
Bu sene liste yaparken Euro 2016'ya koyduğum isimleri tekrar kadroya almama ve yeni keşiflere yer açma amacıyla yola çıktım ve savunma hattında Pique'yi keserek kendime verdiğim bu sözü de tuttum. Fakat savunmanın belkemiği olan Alman demirbaş Mats Hummels bu sefer de kendine yer buldu.




Bu sene Izlanda'nın dünya kupasına katılması benim gibi sarı pipicileri çok sevindirdi. Kadrodaki ilk Nordik yakışıklımız Ragnar Sigurdsson.




Uruguay milli takimi malum, üzerlerine yapışan forma kesimiyle özellikle fizik acısından dikkatleri üzerine çeken bir takım. Bu senenin şanslı Uruguaylısı esmer severler için geliyor: Martin Caceres.




Savunma dörtlüsünde son isim 'artık o kadar da torpili olsun' kontenjanından Sırp Dusko Tosic.




Orta saha
Bu senenin iyi aile çocuğu görünümlüsü Portekiz milli takımından Adrien Silva oldu. 




Polonya'nın kadınlarının güzelliğini zaten biliyorduk da bir Amerikan romantik komedisine jön diye koysan sırıtmayacak bir Grzegorz Krychowiak'ları olduğunu da öğrenmiş olduk.




Izlanda'ya torpil geçmek gibi olmasın ama buzların arasından bir güneş gibi doğan Rurik Gislason'un olmadığı bir orta saha düşünülemezdi.




Orta sahada son isim bu senenin kavruk sever kontenjanını dolduran Kraliçe'nin askeri Ruben Loftus-Cheek oldu.




Forvet
Her listede var, çok alışıldık oldu diye Giroud'yu kadrodan kestim ama artık eski sevgili de olsan herkesi keserim seni kesemem kahverengi saçlım mavi gözlüm Alman panzerim Mario Gomez....




Yunanistan elenince bu sene listeye bir Yunan tanrısı koyamayacağız diye üzülürken imdada komşuda top koşturan Sırp milli takimi oyuncusu Aleksandar Prijovic yetişti. Kendisi 2014/2015 sezonunda Boluspor formasıyla ülke topraklarında boy göstermiş, hangi Turk kadını yiyebildiyse afiyet olsun.




Yedekler

Kaleci yedeğimiz sakallı severler icin Ispanya'dan David De Gea.
Savunmada desteği Japon sermayesine göz kırpmak adına Gotoku Sakai'den alıyoruz.
Orta sahada hijyene önem veren Jordan Henderson elf sever taliplerini bekliyor.
Forvette Danimarka'dan Nicolai Jorgensen sarı pipiye doyamayanlardan şans istiyor.

Teknik Direktör
Fas milli takımını çalıştıran Fransız Herve Renard 49 yaşındaymış. Herkesin kocişine böyle bir yaşlanma diliyorum, amin.


Wednesday, May 30

sen bu hallere düşecek kadın mıydın voodoo girl

blogger'in blogger olduğu senelerden beri beni takip eden insanlardan 'değişimim' üzerine yorum/eleştiri alırken en çok duyduğum cümle bu yukarıdaki. maalesef kendimi kocayı bulan feminist gibi hissetmemi sağlayan bu yorumlar artınca, geride bıraktığım o "seks yazan kadın blogger"a dönüp de bir bakmak istedim. blog maceram 2006 yılında "curiosity killed the cat" özlü sözünü değiştiriyorum bu gece, "boredom killed the cat" olarak. insana neler yaptırıyor kendileri. bakınız işte ben de burdayım cümleleriyle başlamış, 2007-2008'de gelişmiş, 2009'da zirvesini yaşamış, twitter'ın popülerleşmesinin de getirdiği etkiyle 2010'da duraklama devrine girmiş, ve nihayetinde 2012'de istiklal marşı okunmuş (ve kapanış yazmaya elim gitmiyor). 2009'daki yazı artışının bir sebebi de yılın ortalarında uzun ilişkiden çıkıp gelişine vurduğum bir dönem olmasından kelli erkekler, seks, ilişkiler uzerine fazla kafa yorduğum bir süreçten geçmiş olmak. 2010 kasım'da artık ne yaşadıysam (hepsi yazılarda mevcut) çüklülerden ümidi kesip "benim aşka inancım kalmadı" demiş, ve tabii ki aşkın değişmeyen kanunu olarak aynı yıl aralık'ta da şimdiki beyimle sevgili olmuşum (totem bizim işimiz). tek eşliliğe geçince de haliyle o ayrılığın 5 evresini, başarısız one night standleri, tekrar ilişkiye başlayamamaları anlattığım yazılar sona ermiş. 

eski yazılarımda da pek çok kez sorduğum gibi: ya ne olacağıdı? sevdiğim bir adam bulmuşum, nikahı basmışım, gül gibi yaşayıp giderken sırf bloga malzeme çıksın diye onunla bununla yatmaya devam mı etseydim? üşenmedim erkekler ve ilişkiler üzerine büyük büyük laflar ettiğim 'şefin tavsiyesi' etiketli eski postlarımın bir kısmını okudum ve artık öyle yazılar yazamıyor olmamın net sebebini buldum: data yok arkadaslar, olsa dükkan sizin. ben hep bildiğimi yazdım, şu anda da ilişkiler adına bildiğim tek şey evlilik ve evlilik de bana bloga yazılmak için fazla mahrem geliyor. peki ya çocuk yapman nedir diyenler olacaktır; voodoo'ya o konuda ben de çok kırgınım burcu. ama medeni halimin ve yaşlanmayla birlikte hayat tarzımın da değişmesi dışında hayatımda geldiğim noktada toplumdaki cinsiyet statüleri ve kadın kimliğinin ne olup ne olmaması gerektiğine dair duruşumda bir döneklik olduğuna inanmıyorum. pornosuyla meşhur olmuş 3. sınıf şarkici umreye gidip kapanmış gibi konuşuyorsunuz benimle, komşulara karşı çok ayıp oluyor.