Sunday, September 22

pembe mezarlıkta dolma saran kadınlar

şu taşın üzerinde ne mantı açılır
her şey dünyanın ilk orgazm olan kadını ayşe arman'ın pazar röportajında gonca vuslateri ile konuşup söyleşiye 'seviştikten sonra şiir yazarım' başlığı atması ve benim bunu okumamla başladı. zaten kişilere ve başlığa bakınca 'chok marjinalim yhaaa' tadında bir tarzla karşılaşacağımı bilecek kadar bu ülkenin ergeni oldum, emolarla vakit geçirdim şükür. lisedeki klasik "kırgınım anlıyor musun, elinden kayıp yere düşen kristal bir kadehin tuzbuz olması gibi, derimin içine saplanıyor kırıklarım......" modunun artık 30 yaşına merdiven dayamış insanlarda olmasının hastasıyım. sebep? boşanmış aile çocuğu olmak. bizzat kendim de öyle olduğum için rahatça ahkam kesebilirim ki o mevzunun ekmeği en fazla çocukken yeniyor arkadaşlar, orta-üst sınıf bir aileniz varsa çifte özel günler, iki taraftan da hediyeler, sizi kazanma yarışı falan olabilir, okuldaki başarısızlıklarınızı oraya bağlayıp yırtabilirsiniz belki ama türkiye standartlarındaki ailelerde bu süreç genellikle babanın evden gidişi - üç kuruş malın paylaşımı - annenin travmayı atlatmasını beklemek - mahalleli dedikodusu - ailede iç karışıklıklar - normale dönüş - istiklal marşı - kapanış şeklinde oluyor. başına gelen en kötü şey annesiyle babasının ayrı evlerde yaşaması olan şımarık piçler de büyüdüklerinde bile "travmam var benim anlıyor musun, mutlu bir aile ortamım olmadı hiç" gömleğiyle ucundan yavru köpek hassaslığı ama bir o kadar da karmaşık ve seksi imajı yakalamaya çalışıyorlar. 

gonca hanım da bu 'karmaşık deli kadın' imajını ropörtajda sarfettiği "seviştikten sonra şiir yazarım", "mezarlıkları seviyorum çünkü kendimi orada iyi hissediyorum", "yorucuyum ben, en çok da kendime" gibi cümlelerle pekiştirmeye çalışmış. bu noktada ayşe arman'ın girizgahta ettiği "Pes!” diyorsunuz, “Bu kadın nasıl 27 olabilir?” lafına sonuna kadar katılıyorum. bu kadın olsa olsa 15 yaşında olmalı. instagramına siyah makyajı ağladığı için akmış fotoğraflarını koyup altına edith piaf'tan çoğu kimsenin fransızca olduğu için anlayamayacağı ama hüzünle alakalı çok karizmatik bir şey söylediğine emin olacakları bir şarkı sözü yapıştırmalı ve beş dakikada bir kim like etmiş diye bakmalı. "hep psikoloğum oldu benim" derkenki gizli gururu, "hep erkeklerle koşup, oynadım ben" derken alttan alttan vermeye çalıştığı 'kafa kız' görüntüsü, hepsi röportajın başından beri kurmaya çalıştığı 'delilik mertebesindeki yaratıcı ve yetenekli kadın' imajını pekiştirirken pat "- 30’a 3 kala kafa nerede?  - Çocuk yapmakta" diyaloğu geliyor. sonunda yine çocuk isteyen, adamı koruma ve adam tarafından korunma güdüsüyle dolup taşan, çılgın sevişmenin ertesi günü sucuklu kahvaltı hazırlayan domestik kadın imajına döndük iyi mi. seviştikten sonra şiir yazarken bir yandan da çocuğun altını temizleyip börek açacak dört dörtlük bir kadın. aşiyan mezarlığında gelinlik giyip kırmızı kuşağını da bağladın mı senden marjinali yok bu ülkede, yürü be gonca!

Wednesday, September 18

Ben

Buraları böyle boş bırakmayacağım artık.