ankara küçük biliyorum ama, geçen gün ankarada da olsa bir insanla nerede karşılaşılmaz sorusunun cevabını hipodromda verdim. evet bildiğiniz hipodrom. atlardan çok korkuyor olmama rağmen, onları yarışırken görmek nezamandır istediğim birşeydi ve bu isteğimi cumartesi günü yerine getirdim. tabii ben ingiliz kraliyet ailesi modunda at sahipleri locasına girdiğimde, türkiyede işlerin pek de öyle yürümediğini görmem çok uzun sürmedi. cebimdeki 5 kuruşları birleştirip 1 lira yapayım da son bi ikili bahis oynayayım diye uğraşırken ocaklar nasıl yıkılıyormuş, kumar nasıl birşeymiş anladım. (bkz. learning by doing)
bunun dışında iş hayatımda da unitime, odama ve masama yerleşme çalışmalarım sürmekte, buyüzdendir ki pek bir yorgunum eve gelip de blog yazmaya fırsat bulamıyorum. [btw, anketimizde sarımsaklı mayonezle barbekü sos bir türlü yenişemedi, beklemedeyiz.]
an itibariyle yan apartmandaki kızın telefonla mı, kendi kendine mi yoksa televizyonla mı konuştuğunu anlayamayan, tyrayla update konuşmaları yapan, yan gözle milli takımın maçını izleyen bir insan olarak; sevgili tavsiyesiyle dinlediğim ve pek bir sevdiğim arctic monkeysin özlü bir sözüyle veda etmek isterim sizlere:
I bet that you look good on the dancefloor
Dancing to electro-pop like a robot from 1984
Wednesday, September 12
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
ilk defa iddaa oynadım..elimde patladı..kumar kahrolsun, ramazan hoşgelsin.
Post a Comment