Thursday, May 1

it's a joke


08.20 okuldasın, 4 saat ders, 1 saat öğle arası, 3 saat daha ders, eve gitmeden aptal tansaşa git, ıvır zıvır al 30 lira öde ama asıl almaya gittiğin şeyi bulama (çünkü aptal tansaş), eve gel, yarının dersini hazırlaman gerekirken bilgisayar sürekli kendini kapatsın, biraz bekle tekrar aç, bu defa da powerpoint sürekli kendini kapatsın. güne gözlerimi açtığım 07.15ten beri başıma gelenlerin kısa bir özeti budur sayın okuyucu. bitmez çilemin sebebi nedir sorarım size.


arada bir aklıma geliyor, idealist bir eğitim neferi olmasaydım nasıl bir kariyer isterdim onu düşünüyorum. sonunda seçenekleri 3e indirdim (in random order):
1. moda dergisi editörü. doğru düzgün hiç bir iş yapmadıkları gibi, yaptığını batıran da çok var kanımca piyasada. ona buna emir ver git yeni koleksiyonlardan 3 etek 4 ayakkabı koy altalta çek resmini. işte bu yazın modası. al bitane mehmet aslan gibi karakter erkek yazar olarak, köşesinden atıp tutsun neymiş kadınlarda doğallıkmış (çünkü bu güne kadar beyimizin takıldığı bütün kadınlar saf güzellik temsilcileriydi) efendim aşkta tatmin olmasını bilmekmiş "bir gün umarım ben de aşkı bulurum" gibi cümlelerle bitirsin ki yazısını dergiyi okuyan kadınlara mastürbasyon malzemesi çıksın. "Erkeğinizi evliliğe ikna etmenin 10 yolu", "Yatakta onu çıldırtmanız için bilmeniz gereken 15 şey" modunda yazıları döşe 30yaş üstü kadınlara umut ışığı olsun bunlar kolay şeyler. kendime güvenim tam, moda zevkim de var, tutmayın beni.
2. reklamcı. bu konuda kendime pek güvenim de yok reklamcılara edecek lafım da (orkid ve şampuan reklamlarını yapanlar dışında) ama arada bir -özellikle packshot izledikten sonra- parlak yaratıcılığım ve sektöre olan sevgim beni böyle güzel hayallere sürüklüyor.
3. gurme. tanım olarak lezzeti keşfetmiş, damak tadına sahip kişi demek kendileri. işte ben. belli tadlara olan hassaslığımı (acılar, deniz ürünleri) saymazsak yeni şeyleri denemekten korkmayan bünyemle ülke ülke gezip restoran kritikleri yazmak istiyorum. aslında ülke ülke dolaşıp kritik yazmaya müsait her işe varım, oteller olabilir mesela. düşündüm de acun ılıcalı'nın kameramanı bile olmaya razıyım işin ucunda ülke ülke gezmek olduktan sonra.

bütün bunları anlattıktan sonra, ben değil kader utansın, powerpoint kendine gelmiş mi diye bakıp yarın 6 saat üstüste olan dersime hazırlanmam gerekiyor. boşuna it's a joke demedim - gerçi başlıkla bağlantılı olarak yazının bir yerinde asker kıyafeti ve gelinlik giydirilen çocuklara değinecektim ama kaynar.

1 comment:

cız-bız-liz said...

dinlediğim şu an adına sana demek isterim ki: dertler benim, çile benim hayat senin senin olsun vudum.