sebepsizliklerle dolu hayatım isimli programımızda bugünkü konuğumuz sebepsiz neşe. sebepsiz diyip haksızlık etmeyelim, vardır elbet bir sebebi ancak blogda yazılmaz ayıp.
bazen hayatımın las vegas dizisindeki surveillance odası gibi bir odadan takip edildiğini hissediyorum. daha doğrusu öyleymiş gibi dikkat etmem mi gerekiyor onu anlamaya çalışıyorum. bu blogda yazdıklarım, msn kişisel iletime yazdıklarım arada bir beni bulunca hissediyorum bunu; ama çok gereksiz zira öyle bir zevkim olsa blog yazmaz gider bbg evine katılırdım. zaten bu ara geçmişimden flashbackler peşimi bırakmıyor, anlamsız bir vicdan azabı, suçluluk duygusu vs, noluyoruz bilmiyorum ama it has to go.
içi boş bir blog yazmış olmanın sıkıntısını biraz olsun azaltmak için resim koyuyorum, enjoy it. bir de piercingimi kaybettim, hükümsüzdür.
4 comments:
i liked it better this way - without the killer effect or subject or whatever.
annadın sen...
Blog icin 2 tencere bir de ocak hazirlanir. Ilk tencereye yemek tarifi konulur, ikinci tencereye futbol konulur. Ocaga sürülür. Ocaktan cikan sicak futbol ve yemek tarifi blogda yer alir. Böylece gereksiz bunalimlara girilmez.
Blogunuz, blogumda linklenmistir. Artik "neseli seyler" okumak istiyoruz.
voodoo go on..
kalemin sağlam, zaten kırılmaz.
romi aklın fikrin soccer, hayat zaten tam bir fucker : )
her doğru dört pastan biri,yüzde doksan gol olur! paslarınız adrese teslim ola inşallah.
saygılar, hürmetler, güzel günler efenim.
giyo;
"futbol asla sadece futbol degildir."
grazie :)
Post a Comment