Tuesday, July 13

kürtaj

sanıyorum 2. sınıftaydım, 4 senelik üniversite öğrenciliğimin ilk ve tek -neyse ki genel ortalamaya dahil olmayan zira bilirsiniz çok inektim- D notunu almayı tarih dersinde başarmıştım. sebep sınavdan kötü not almam değil; hocanın "bize bir gün canlı kürtaj izlettirmişlerdi, bir görseniz cenin neştere nasıl saldırıyor kendini koruma güdüsüyle; işte bir ülkenin kendini savunma güdüsü de böyle bir şeydir" benzetmesinden sonra elimi kaldırıp "80 tane kız öğrencinin olduğu bir amfide, aramızda kürtaj yaptırmış birilerinin de olabileceğini düşünmeden böyle bir konu hakkında bu şekilde konuşamazsınız" dememdi. hoca bana taktı olm.

verdiğim örnek hayatta en nefret ettiğim tavırlardan birini bünyesinde bulundurmasıyla ayrı bir küfür duruşunu hak ediyor. 'yaşamadığı hakkında yorum yapma sendromu' adını verdiğim, her konuda olabilecek ama özellikle cinsiyetler arası sık görülen bir durum. ahmet altan gibi, kadın olmadan / kadınlığı bilmeden doğum, regl ve bunun gibi kadınlara has mevzularda ahkam kesen erkeklerin çükünü kesip "şimdi konuş" diyesim geliyor. ben nasıl "5 ay askere gittiniz diye aman yeaa" gibi cümleler kurmuyorsam, bir erkek de karşıma geçip benim kadın olduğum için farklı şekillerde tecrübe ettiğim olaylara yorum yapmasın çok rica ediyorum.

kürtaj da bu tip artistik patinajların sık çekildiği bir alan. bir kadın zevk için, ne bileyim prezervatife para vermeye üşendiği ya da kilo vermek istediği için falan kürtaj yaptırıyor olsa saçılan salyaları bir derece anlayacağım ama kürtaj deneyimi yaşamış bir kadının ne yollardan geçtiğini, o kararı nasıl aldığını, neler çektiğini bilmeden "yasaktır, haramdır, cinayettir" argümanı yapmak bana çok kolaya kaçmalı ve şuursuz geliyor. legal süre içerisinde aldırılan parçanın bir 'can' olup olmadığı bile bilimsel olarak tartışılabilecekken satır altı motivi kadının karar verme yetkisi ve egemen olma ihtimalini ortadan kaldırmak olanların 'bebek cinayeti' sömürüsü yapmaları kanıma dokunuyor. bir kadının kendi vücuduna ve onun içindekine ne yapacağı kararı kendisinindir. böyle bir konuda, örneğin tecavüz sonrası kürtajı desteklemek ama beklenmeyen gebelikteki kürtajı desteklememek gibi sapmalarla 'haklı sebep' işine girmeye kalkarsak da çıkamayız; çünkü buna karar verecek bir otorite olamaz. dolayısıyla bana göre en net şekliyle bir devletin kanunu ya da bir dinin kitabı bir kadına bu konuda emir veremez. eğer iş "o karnındaki allah'ın verdiği candır, onu almak sana düşmez" noktasında ise bırakın allah bana konuşsun; onun yorumunu yapmak da kimseye düşmez.

40 comments:

sinem said...

bu konuda o kadar çemkirdim ki yoruldum yemin ediyorum. twitter'da @jesusalmeyda diye aratınca çıkıyor hepsi zaten.

ne demişler: this is a man's world!

Leah said...

Empati kurmaktan bihaber bi milletiz biz, elalem nerden bilsin o kadının içinde bulunduğu durumu, çaresizliği, acabaları, hüznü, kederi. Varsa yoksa konuşsunlar katilsin, birini öldürdün, günaha girdin, şu oldun, bu oldun diye. Olduysa oldu sanane amk. Sanane!
Ama yok, illa konuşurlar, illa söyleyecek lafları vardır. Bi sik bilmediği halde saatlerce atıp tutan insanları lime lime edesim geliyor yemin ederim.

thebiglebowski said...

Fikir sahibi olmadan yorum sahibi olan bir millete sahibiz.Maalesef.

Bu arada cenin'e ruh-benim bildiğim-40 gün ile 120 gün arasında üfleniyor.Bu arada da bir canlı bile olmuyor bildiğim kadarı ile.Hatta diyet bile gerektirmiyor bu süre zarfında olursa..Ama tam tersi yorumlarıda duydum.Neyse kafanı karıştırmayayım şimdi:))

Flying Dutchman said...

Şimdi her insanın kendi vücudu ile ilgili tasarrufunun her zaman kendi özgürlüğüne ait olduğu gibi, geçerli olmayan ve sınırlanabilecek yanlış bir kabul var. Her canlı kendi vücuduyla ilgili sınırsız karar alma hakkına sahip değildir. Örneğin tecavüze uğraşmış ve aynı zamanda hamile kalmış bir kadın, yaşadığı tramvanın etkisiyle karar verme yetisine sahip olmayabilir medeni kanun açısında, orada hak vasisine geçer ki bu zaten sırf kadınlara veya tecavüze özgü bir durum değil. Burada herkes kendi vücudu üzerinde sınırsız karar alma yetkisine sahip olmasının istisnalarına dikkat çekmek amacımız. Aynı durum yaşhaddi sebebiyle mümeyyiz sayılmayan insanlar için de geçerli. Yani 14 yaşında bir kız hamile kaldığında, medeni hukuk "neler çektiğini bir sen bilirsin" demiyor. Kararı bu işle ilgili kanuni vasisine bırakıyor. O vasinin akıl sağlığı veya mantığı artık başka konu. Kürtajdan-Töre Cinayetine kadar geniş bir yelpazeye kadar gider...

Temyiz kudretinin anlamı ise kaar alma kudretidir elbette. Kürtaj adı üzerinde "istenmeyen bir durumun telafisidir"...İstenmeyen durum insanların karar alma süreçlerini saptırıcı etkiler yapabilir. Bu yüzden konuyu "erkek-kadın" ve söz sahibi olup olmamak şeklinde değil, yardım ve tavsiye almak bazında incelemek lazım.

Ama burada anlatmak istediğim şey şu. Kürtaj denen şey bir tıbbi konudur aynı zamanda. Dolayısıyla şahsın kendisinin dışındaki insanlardan fikir alması ve bu yönde karar alması son derece normaldir.

Son olarak medeni hukuk şöyle der " "Çocuk ... ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni haklardan istifade eder" denmektedir. Yani yasalarımıza göre fetusun hakları implantasyon ile başlar...Yani kürtaj ile alınan çocuk medeni haklara ahiptir o anda ve anayasanın en önemli temeltaşlarından olan "yaşama hakkına" alenen tecavüz edilmektedir. Yine aynı kanun şöyle der.

fetusun sağ doğmasını engelleyen herhangi bir fiil (gerekli olan tedavinin yapılmaması veya yapılmaması gereken bir tedavinin yapılması) söz konusu ise, fetusun sağ doğma hakkı elinden alınarak, anayasal ya da medeni haklardan istifadesi engellenmiş olmaktadır.

Yani siz "bu vücut beni istediğimi yaparım" felsefesiyle örneğin bir mirasçıyı mirasından mahrum edebilirsiniz.Kanun şöyle bağlar


Fetusun yaşama hakkını, sağ ve sağlıklı doğma hakkını kullanabilmesi için aşağıdaki konuların belli bir program dahilinde ve bir görev zorunluluğu içinde uygulanması gerekmektedir: Erken tarama testleri, erken tanıya imkan veren erken ultrasonografi, erken fetal tedavi, gerekiyorsa uygun merkezlerde erken doğumun sağlanması, riskli bebeklerin doğru merkezde doğumu.



Din, duygular, erkek-kadın yorumları gibi şeylerden farklı olarak kanuni bazı durumlar var. Metnin tümü için şuradan bakabilirsiniz.

http://www.perinataldergi.com/20020102001

Ha kanunun doğru tahsis edilip edilmediği bambaşka bir tartışma konusu ama Türkiye şartlarında durum bu.


Şahsi, duygusal fikrim ise kürtajın yaşama hakkına bir tecavüz olduğudur yukarıdaki kanunların varlığı olsa da olmasa da. Adam öldürmeye kasıt, cinayet, nefs-i müdafaa ad koyma gibi bir çabam yok ama dediğim gibi bir yaşamın kendi isteği dışında sonlandırılmasıdır.

Tuncay said...

uzun yazinca bi de teknik referans verince kimse okumaz salladikca sallarim diyen internet kahramanlari kadar sevdigim bisi yok su hayatta..

medeni hukuk soyle dermis:

"Çocuk ... ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni haklardan istifade eder"

ahahaha ...'nin ne kadar guzel bir kullanimi o oyle. sacmasapan sitelerden diil direk turk medeni kanunundan kopyalayalim bakalim http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4721.html

Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.
Çocuk hak ehliyetini, SAĞ DOĞMAK KOŞULUYLA, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.

neymis de kanun bi suru sey dermis:

"fetusun sağ doğmasını engelleyen herhangi bir fiil (gerekli olan tedavinin yapılmaması veya yapılmaması gereken bir tedavinin yapılması) söz konusu ise, fetusun sağ doğma hakkı elinden alınarak, anayasal ya da medeni haklardan istifadesi engellenmiş olmaktadır. "

vs. vs. vs.

hangi kanun dermis bunu yahu? uyduruk bi dergide hukukcu dahi olmayan uyduruk iki doktorun yorumlarini buraya kanun diye copy pasteleyip bi de onun uzerinden felsefe yapanlara mustafa topaloglu dinlemekten baska bi onerim yok..

semioticus (shelbyl) said...

Kurtaj konusu cetrefilli bir konu, lakin bildigimiz cok net seyler var.

Simdi bu fetus canli mi cansiz mi, aciyi hisseder mi, ruh uflenmis mi vs. bunlari gececegiz. Bu sorularin cevabi yok cunku.

Bunun yanisira "kanunlar var" diyemeyecegimiz bir durum, zira dunyanin 200 kusur ulkesinde farkli kanunlar var bu durumu duzenleyen, beynelmilel bir hal de gecerli degil. Burada yapilan zaten kanunustu bir tartisma, icabinda kanunu degistirtecek bir tartisma.

Burada zeminin cok kaygan oldugunu idrak etmemiz lazim oncelikle. Diyelim ki kurtaj yasaklandi diyelim, eh korunma kullanmasina karsin hamile kalmis kadinlar n'olacak? Tamam o serbest olsun, sonra tecavuz sonrasi hamile kalmislar var. (Ki tecavuz illa evlilik disi degildir, bildiginiz gibi evlilik ici tecavuz de cok yaygindir) Hadi onlari da serbest biraktik. Eh bu sefer maddi-egitim durumu yetmedigi icin hamile kalmaktan baska caresi olmadigini sananlar var. Onlar da serbest kaldi. Bu boyle sonsuza kadar yuvarlanir.

O yuzden nacizane gorusum sudur: Kurtaj ile ilgili devletin hicbir duzenleme yapmamasi lazim. Kurtaji yapan ya da yapmayan doktorlar olabilir, fakat bu konuda devletin bunu "yasal" ya da "yasadisi" kilmasi beraberinde bir cok karin agrisi getirir.

Ben sahsen kurtaja karsi degilim. Eger partnerim kurtaj yaptirmak isterse saygi duyarim. Istemezse (ve istemdisi bir gebelik durumu varsa) de uzulurum, ama gene saygi duyarim, fakat ikna etmek icin karnimi seksen yerinden catlatirim.

Nikopol said...

.tuncay WIN.

bi de ruh kulaktan mı üfleniyo abi isim gibi. negzelmiş püfür püfür.

eğer hanım kızımız tek başına değilse, bu kürtaj ceremesini de tek başına çekmiyodur belki de. o zaman sanırım cinsiyet genellemesine girmemek gerekir. belki bi o zaman sadece kadına ait bi karar olmaz. bireyler kendi arasında halletsin. kurumlar karışmasın. evet. son kararım budur.

abi commentler de post'lar kadar eğlenceli oluyo hep. çok mesudum.

Flying Dutchman said...

@shelbyl

zaten "kanunun doğru tahsis edilip edilmediği bambaşka bir tartışma konusu ama Türkiye şartlarında durum bu." dememin sebebi 3. paragrafındaki yorumun

Flying Dutchman said...

@Tuncay

"Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder." lafından sen ne anlıyorsun?

ve yazdığın kısıma itiraz edenimiz yok verdiğim linkte de yok...olmadığından zaten "Medeni kanunun 17. maddesinde fetusun, şahsiyet özelliğini kazanması için sağ ve tam doğma şartı mevcuttur. Yine aynı maddede: "Çocuk ... ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni haklardan istifade eder" denmektedir. Yani yasalarımıza göre fetusun hakları implantasyon ile başlamakta, ancak şahsiyet olabilmesi için canlı ve tam doğum şartı aranmaktadır." denmiş gördüğün gibi.

ha o ayrı konu...

İddia sahibi olmak ve bunu ortaya koymak güzel bir şey ama ağzından salyalar çıkarak mal bulmuş mağribi gibi işi hakarete vardırmak başka bir şey. Bunu yapamıyorsak ve derdimizi iki kelimelik, cümle bile denemeyecek bir şeylerle anlatmaya çalışıyorsak; söz konusu durumun adına muğlaklık ya da sığlık denir ki bunu yapmak iş değil.İnternet kahramanı gibi hakaretlere gireceksen biz de farklı kulvara geçelim, artık kim kimi sever o ayrı

hayır sonra tepki gösterince "eleştiriyi kaldıramıyorsun" oluyor, bir gün kaldıracağım o eleştiriyi cidden artık kime girerse sana mı olur bir başkasına mı bilemem.

semioticus (shelbyl) said...

@FD

Benim dedigim seninle hala paralel degil. Ben bu konuda "dogru kanun" olmayacagini dusunuyorum. Dedigim o. Beynelmilel bir kurtaj standardi getiremezsin.

Alp said...

inci @2'si durumu olmuş yukarılarda. tuncay'a + rep

kürtaj'ı etik bulmayan xy kromozomlu muhafazakar ruhlu haşin yığınların vazektomi konusunda ne düşündüğünü merak ediyorum ben naçizane. twitter'da sordum, tatmin edici bir cevap alamadım.

hani kadının kendi bedeni üzerindeki tasarrufu, tc devleti'nin tırt anayasası refere edilerek sınırlandırılmış. erkeğin bu tasarrufuna dair, bildiğim bir sınırlama yok. erkek sikinin musluğuna tıpa takabiliyor. kadına "kadın" bile demekten acizlerin toplumu da buna gıkını çıkarmıyor.

hayır, yazık değil mi, o sperm kanallarını bağlatıyorsun? sperm de bir canlı. öldürmesene kardeşim. bu mantığın sonu, mastürbasyon haklarımızın kısıtlanmasına kadar gider, ben size söyleyeyim.

neyse, nükte de bir yere kadar. bak şöyle bir şehir efsanesi var; erkek egemen toplum, çeşitli sosyal katmanlarda dahi farklılık göstermeden nasıl denyolaştırabiliyor adamları:

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=7652749

Anonymous said...

sevgili voodoo,
konuyu dağıtmak uğruna birşeyi merak ediyorum. erkeğim ve ben de kürtaja karşıyım ama senin durumu yaşamayan konuşmasın lafın genel olarak bu hayatta tartışmanın önünü tıkayan bir argüman değil mi? açık söyleyeyim empatiye inanmam. kimsenin başka birinin deneyimlerini anlayabileceğini düşünmem. ama bu ağzımı açmaya hakkım olmadığını göstermez bence. örneğin en sinir olduğum laf "çocuğun olunca anlarsın" çocuğum yok sırf bu yüzden çocuklar hakkında konuşamayacaksam tası tarağı toplayıp gidelim buradan daha iyi.

sevgiler...

voodoo girl said...

oha bayıldım tam twitterda birine bunun açıklamasını yapmaya çalışırken soru geldi kendi kendime sordum zannedecekler ha :)

netleştireyim: "yaşamayan konuşmasın" demiyorum; "yaşamayan yaşamış gibi konuşmasın" diyorum. yani tabii ki herkesin her şey hakkında fikri olabilir ve bu fikirleri dile getirebilir ama misal benim "bence askerlik zorunlu olmamalı" dememle "bence askerlik çok kolay iş neyinden şikayet ediyorsunuz" demem farklı şeylerdir. benim eleştirdiğim ikincisi.

Tuncay said...

@flying

ben o laftan doğmamış çocuğun hiçbir hakkı yoktur anlıyorum, dolayısıyla kürtaj ile alınmış çocuk (henüz doğmadığından) herhangi bir hakka sahip değildir.

yazdıklarımın bi iddia sahibi olmakla alakası yok, bilerek ya da bilmeyerek yalan yanlış şeyler yazmışsın. kanun şöyle der, kanun şöyle bağlar diyip yazdığın son 2 alıntı tamamen uydurmaca.. buraya yalan yanlış şeyler yazıp biri de bunu yüzüne vurunca aman bana hakaret ettin demek nası bi mantık oluyo ben bilemiyorum tabii.

ayrıca "kim kimi sever görürüz", "eleştiriyi kaldırıcam sana girecek", "benimki senden 25 cm daha uzun" muhabbetlerine cevap vereceğimi sanıyosan beni tayyip erdoğan falan sanıyosun demektir. ben o kulvarda ebedi galibiyetimi 10 yıl önce servisin arka dörtlüsünde pencere kenarında mezun olarak ilan ettim.

Anonymous said...

hemen bir hatamı düzelteyim. üsteki mesajda yanlış yazmışım. kürtaja karşı değil aksine destekliyorum. beyinle parmaklar ayrı çalışmış. ikincisi konuyu uzatmak pahasına "askerlik zorunlu olmamalı" ile "bence askerlik kolay birşeydir" arasında bir fark yok. aralarında bir sınır yok. ilk lafı ne kadar kolay söyleyebiliyorsan ikinci lafı o kadar kolay söylersin. ilk lafı söylediğinde sana niye askerlik vatan savunması için iyidir, savunmadan anlar mısın ya da ülkenin bilmem ne konjuktürü buna uygun değil ya da herşeyi geçtim askerlik erkek işidir kadın olarak hiç konuşma bu konuda" demek ne kadar saçma ise "bence askerlik kolay bişi" demeye hakkım yok demekte o kadar saçma. ilk soruyu aslında o kadar kolay soramamanın nedeni ikinci soruyu sormaya hakkımızın olmadığını düşünmemiz.

Nikopol said...

@14 adam haklı beyler

Anonymous said...

Kürtaj tartışmaya kadar geldiysek tam bir Amerika olduk demektir, artık bizi kesseler acımaz

cCc Cumhuriyetçi Parti cCc

voodoo girl said...

ben ona katılmıyorum ya, yani iki yorumu da kolay söylersin elbette ama bence söylenmemeli diyorum işte. ilk lafın üzerine istediğin gibi tartışırız ama ikinci laf için gelip "sen yaptın mı da kolay diyorsun?" denilirse -ki denilmelidir- apışır kalır insan -ki kalmalıdır :)

sinem said...

shelbyl ve özellikle alp'e katılmakla birlikte şunu eklemek istiyorum:

bugün voodoo ile mevzuyu "kadın-erkek" bağlamına indirgememizin sebebi de buydu sanırım. bu olayı kanuni yönden, dini yönden, etik yönden inceleyebilir, sabaha kadar tartışabiliriz ama bunun en önemlisi insani bir boyutu var ve insanın olduğu yerde "bütün genellemeler yanlıştır". her bir kürtaj vakasını tek tek inceleyin mümkünse, hangi kadınlar ne acılar çekiyor. o çocuk o rahme nasıl düşmüş? o kadın aslında olaylar farklı gelişse o çocuğu doğurmayı kim bilir nasıl istermiş? kürtaj yaptırmak ona aslında ne kadar uzakken kendini kürtaj yaptırırken bulmuş? nasıl bir hayal kırıklığı, nasıl bir üzüntü yaşamış? bir de gidin onlarla tartışın bakalım bu işin hukuki ya da dini boyutunu.

erkekler bilmiyor işte. size kimse söylemiyor. kaç tane kürtaj oluyor çevrenizde haberiniz yok.

ayrıca tutarsız olmayın, "karşıyım ama şöyleyse tamam" diye bir şey yok. neyse tamam? nasıl karar verilecek neye göre tamam olduğuna? o kadın o çocuğu doğurmak istemiyorsa, ne sebeple olursa olsun, tamam. o kadar.

Volkan said...

devletin kürtajda söz hakkı olması kadar doğal bir şey yok. söz hakkı da zaten bir süreden sonra var. O da çocuk artık "birey" sınırına geçince oluyor. Sen çocuğunu ha arkada bahçede öldürmüşsün ha karnında, "çocuk benim diil mi keserim valla, neler çektim beaaan heyt be" demek de pek kolaya kaçmak geldi bana.

mudkicker said...

helal.

voodoo girl said...

volkan,

"legal süre içerisinde aldırılan" yazdığıma göre bahsettiğim şey o değil. kürtajın toptan illegal olması durumundan söz ediyorum ben devlet karışamaz derken.

Black Pearl said...

'yaşamadığı hakkında yorum yapma sendromu' adını verdiğim, her konuda olabilecek ama özellikle cinsiyetler arası sık görülen bir durum. ahmet altan gibi, kadın olmadan / kadınlığı bilmeden doğum, regl ve bunun gibi kadınlara has mevzularda ahkam kesen erkeklerin çükünü kesip "şimdi konuş" diyesim geliyor.

aynen katiliyorum, ben yazicaktim aynisini burada okumasaydim.

Bir erkek böyle bir dilemma ile asla karsilasmayacagi için kafasini da yormasin bence soyle bence boyle diye. bi susun la.

Asabi said...

Tavukların civciv olamadan alınan yumurtalarını yiyorlar ama omletlerin içinde. Ona candır bu da diye yok anasını satiyim :))))

varol döken said...

devlet bir şeyi kontrol edecekse doğumu kontrol etsin...

sokakta adım atacak yer kalmadı lan!

gwen said...

uzun zamandır yazmayı düşünüp de kelimelerimi seçmekte zorlandığım bir konuydu bu. iyi ki yazmışsın.
"çocuk benimse her türlü karışırım." ya da "madem yedik bi bok bari fikrimi alsın." tavındaki beyler nasıl oluyor da bu kanıya kapılıp gidebiliyorlar bunu anlayamıyorum.
5 dakikalık zevkini yaşarken -belki de daha fazla zevk alabilmek uğruna- korunmaktan kaçınıyorken oluşan bu istenmeyen gebeliğin tüm yükünü omuzlarında kadın taşıyorken ne hakla kadının bedeni üzerindeki tasarrufuna müdahil olabilirler ki?
Olayın tecavüz ya da sağlık gereklilikleri yüzünden yaşanan kısmından bahsetmek bile istemiyorum. bu kısmı herkesin insani yönlerine dokunmak zorundadır.
"yaşayan bilir." klişelerinden öteye geçemeyiz elbette çünkü hakikaten yaşayan biliyor.
ben ki 27 yaşına gelmiş ve henüz -hiç bir anlamda- çocuk sahibi olmamış bir kadın olarak her bebeğe dair görüntüde gözlerim doluyorken bir de kendi kararıyla çocuğunu kaybettiğimi varın siz düşünün.
keşke "evet başımdan böyle birşey geçti." deme cesaretine sahip bir kadın çıksa da bütün o hezeyanların çok küçücük bir parçasını size tarif edebilse.
belki ışık tutar.

Nikopol said...

negzel forum gibi olmuş burası.

polemikte kalite.
empati diyorum. lazım diyorum. daha dorusu başkası demişti. ama "yaşamayan/bilmeyen konuşmasın" demek "empati kurmayın anna koyim" demek gibi. vudu bacımın argümanına şöyle ek yapılabilir: genelleme yapılabilecek bi konu deil sanki bu. erkeğin de söz hakkı var bence ama ilişki içinde bulunan erkeğin. devletin bi bok yemeye hakkı yok.

ayrıca ne bireyi lan. ne ruh üflemesi. embriyo o. manyak mısınız siz?

"5 dakika" zevk yaşayan arkadaşlara da selam ederim. onu öyle yapmayın onu.

haydi hayırlı işler.

shenem said...

deve yükü kadar his silsilesi ha iyi ha kötü. kürtaj olsa da olmasa da eylemin, falan psikolojik, filan inanç kısmı zaten tamamen kadının yaşadığı extralar. tamamen katılıyorum sana, allah da ego da bıraksınlar o kadına konuşsun.
taşş gibi yazı laaan =)
heryerinden öpüyorum yavrum

José said...

vudu bence hocanın söylediğinde ters bir şey yok. sadece cenin kendisini savuunyor demiş. ne var bunda? cenın kendını savunuyoo, yazık cenıneee, cani anneler nasıl da yavrularına kıyıyorlaaar edebiyatı bile yapmamış ki anlattığına göre. yani ahlaki bir yargı yok hocanın cümlesinde. sadece bir durum belirtmiş.

frodo555 said...

@FD.... @Tuncay...

FD nin alıntısındaki "...." kısmını gördüğümde ben de kocaman bir "Zuhahaha!" oldum itiraf edeyim. O .... daki sağ ve tam doğmak şartı kısmı hak ehliyeti için ön şarttır çünkü. Hak ehliyetinin doğumla başlayacağının istisnasıdır. Yani çocuğun "sağ ve tam doğmasıyla" ana rahmine düştüğü ana kadar geri yürürlük kazanır artık kişi olmuş fetüsün hak ehliyeti... İsterseniz bu sağ ve tam doğmak hakkındaki 68764158 sayfa doktrin görüşlerini de özetlerim, üzeri 17 yıl boyunca örtülmüş ilkel medeni hukuk bilgilerimle ama gerek yok. Sanırım hak ehliyeti konusunda yazdığın madde özetinde en can alıcı noktayı .... ile geçmiş olduğunu anlamışsındır.

Diğer taraftan siktiredin kanunu be kardeşim; konu fetüsün hakları değil... Yaşamayan yaşamış gibi yazmasın demiş VG, ki çok haklı...

Bundan 8 sene önce 28 günlük acemilik ayrılığının verdiği abazanlık gazıyla evci çıkılan bir otel odasında işlemiştik küçük günahı... Ondan yaklaşık 1,5 ay sonra da büyük günahı.... Ne zaman olayın adı anılsa, verdiğimiz o zor kararı, tamam mı devam mı tartışmalarını, o dönemde çektiğimiz acının çok daha fazlasını çekeriz şimdiki eşimle... Üzerinden o kadar zaman geçmiş, bu defa planlı bir saldırıyla evde koşuşturan bir tane velet sahibi de olmuşuz; ama hiçbir şey bu suç ortaklığının burukluğunu silememiş. Üstelik ben işin horoz tarafından bakarken bile bu kadar acı çekiyorum. Bir de uyutulmadan, içinin kanırtılmasını, canının koparılmasını canlı yaşayan tavuğu düşünüyorum ki .... ?

İnsanın, çocuğunun doğumunda; spinal epiduralli haliyle anneliği tadınca, daha ameliyathaneden çıkmadan 6 sene önce aşağı yukarı aynı şartlarda bu defa hayata değil ölüme gönderdiği bir başka çocuğunu hatırlayıp ağlama krizlerine girmesinden, gidenin acısının 6 yıl sonra bile gelenin mutluluğunu gölgeleyebilmesinden, olan bitenin çoğunu yarım yamalak yaşamış bir herifin bunu yazarken ağlamakla kusmak arasında gidip gelmesinden bahsediyoruz-ki gerçekten böyle birşeyi yaşamayan konuşmasın. Hatta yaşayan da konuşmasın... Kimse bu konuyu konuşmasın, belki de insan hayatındaki en zor karardan bahsediyoruz. Ölümü ölen, bunu da yaşayan bilir; mutluluğun resmi çizilir de bu... bu başka birşey, buna edebiyat yetmez. Kimse böyle bir konuda karar vermek zorunda kalmasın. amin.

semioticus (shelbyl) said...

"Sen çocuğunu ha arkada bahçede öldürmüşsün ha karnında"

Ya su bakış acısı iste tüm sorunların sebebi.

Mesela dunyanın bazı yerlerinde dogum kontrol yöntemleri de yasaktır, çünkü o da cinayettir, Tanrının isine karismaktir vs. Eğer bunu kabul edilebilir buluyorsak, kürtajla sorunumuz ne? Fetusun bir saniyelik hayatıyla bir aylık hayatı arasındaki farkı nasıl çizeceğiz? Acı çekmek mıdır canlılığın sınırı?

Olmuyor iste, bazı seyleri tanimlayamiyorsun. O yüzden bu konuda hangi düzenlemeyi yaparsan yap birisinin hakkını yemiş olacaksın. Sen kürtajı yasadışı yapsan insanlar gene de deneyecekler, serbest bıraksan etik endişelerin olacak...

Devletin her konuda düzenleyici olmasına gerek yok, o paternalist yetişmenin sonucu oluşmuş bir yanılgı.

Anonymous said...

al ben söylüyorum yarrağını yediğim ülkelerle gönül bağım olduğundan sırasıyla italya - portekiz - ingiltere benim gönlümün aslanları, oldu mu?

Bu ne keyifli bir cümledir ya vudu?

H;M said...

siz tutup kendinizce haklı olduğunuz konuda yaşamayan yaşamış gibi konuşamaz der ve sonunu dinin emirlerini sorgulamaya kadar da getirir haşa Hz Allah benimle konuşşsun gibi sapıkça ve fütrsuzca bir cümleyle bağlarsanız adama çüşş derler ki diyorumda.. ne yazarsanız yazın bu konuda inamadığınız ve, gerekelerinin kılını bilmediğiniz dinin emir ve yasakları hakkında da siz ahkam kesemezsiniz... çünkü sizde yaşamıyorsunuz ama onu yaşayanlar gibi her tefarruatını öğrenip ilim sahibi olmuşlar gibi din kadına emir veremez diyorsunuz. Zaten şu var din kendini kabul edip dini yaşamak isteyenlerei muhatap alır, emir ve yasakları da ona göredir..
zina Allah'a inanana yasaktır, innmayana, kabul etmeyene zaten bir şey yok.. bu sebeple dini karıştırmadan kendinizce nede haklı iseniz onu yorumlayın...

varol döken said...

anonymous yanlış gelmiş, frodo konuyu bitirmiş, shelbyl iyi bir insan, vg ne lan, vdgrl başımızın tacı, kürtaj kişisel bir karar, hamilelik yasaklansın, özet geçtim...

thebiglebowski said...

Varol döktürmüş:))

aycan said...

oha...

skywalkertrance said...

Bu kanunu yorumlayanlardan kaçı hukukçu bende onu merak ettim. Bende yılların hukukçusu değilim belki ama kanun gazete okur gibi okunmuyor hacılar. Eğer öyle okursanız, kendi aranızda yaptığınız tartışma "O metinden bunu mu anladın?" dan öteye gidemez. Hele ki; gaza gelip dava falan açarsanız mahkeme başkanından tutunda, göbeği kıllı pembe taytlı kalem memurundan bile azar yersiniz haberiniz ola! (Bkz. Bu memlekette herkes siyasetçi, herkes din adamı, herkes futbolcu, herkes doktor, herkes avukat amk!!!)

Gelelim konumuza... Boyumun yetişmediği toplara yükselmem genelde ama nacizane bir iki kelam edesim var. Öncelikle olayın negatif yönlerini (Ör: Tecavüz...) bir kenara bırakacak olursak eğer çocuk hıyar, patlıcan vb. şeylerle yapılamadığı için kürtajda iki kişininde söz hakkı olması gerekiyor gibi geliyor bana. En hukukçu halimle açıklamam gerekirse; en azından XX başkan, XY bağlayıcılığı olmayan bir danışma meclisi kıvamında olmalı. Haydi hoppa diyerek çocuğu aldırmak müstakbel babaya (Bu herifin gayet düzgün biri olduğunu varsayıyorum) büyük haksızlık bence.

Bunun dışında tecavüz ya da herifin "insan" olmadığı durumlarda kadın tek karar mercii olmalı. Hani kısacası götü yiyorsa aldırır. Kimse de birşey diyemez ya da yumuşatalım dememeli bence. Katilmiş şuymuş buymuş... Eğer inanıyorsa bu durum Allahla O'nun arasında ya da vicdanıyla O'nun arasında. Sana n'oluyo? Bu kadar yıldır am bekçiliği yaptığınız yetmedi de şimdi de içine mi adam tutalım?
___________________________________

Vasektomiyle kürtajı bir tutan güzel ve de çok şeker kardeşimi de tebrik ediyorum. Biri döl(sperm) diğeri döllenmiş yumurta(zigot). Nasıl sıcak suyu ağzımıza döküp üstüne rende domates yiyip sonra "domates çorbası içtim" diyemezsek, "yazık değil mi o spermlere" diye kıçımızdan uyduramayız, uydurmamalıyız. Sizin mantığınıza göre virüs, bakteri, küf...vb. alayı ne varsa canlı. Şu durumda kürtaja karşı olanlara "Antibiyotikler de yasaklansın! Altımıza sıçalım!" diye alaycı bir eleştiri getirseniz şaşırmam.

deryik said...

o hoca, o ne öyle?!

tek başına geldiği klinikte 3. kez kürtaj olan ve narkozdan ayılırken, farkında olmadan "happy birthday" şarkısını söyleyen bir kadın görmüştüm. o kadının aldığı karar da yaşadığı şey de kendine gizli. haliyle, bu anlattığım olayda bebek cinayeti filan görebilenlerin insanlığından şüphe ederim. kadınlar duygusuz makineler değil. bi gün uyanıp "bugün kürtaj oliym bari, yarın da yüzmeye giderim" filan demiyolar; ama doğuştan anne de değiller.

erkeklere gelene kadar, birçok kadın da hemcinslerini katil ilan ediyor. çocuğu geçelim, anneye bakalım bi. kürtaj basit bir işlem değil, tırnak kestirmiyoruz. bir daha çocuk sahibi olamamak bile bir risk. sosyal baskıyı, "olmamış gibi yapma"yı geçiyorum. bir ameliyat neticede. buna rağmen bu kararı alıyor insanlar. hatta yasak olduğu ülkelerde ameliyat masasında ölüyolar.

buna saygı duyulması gerekiyor. merak edilmesin yani, ne yaptığını biliyor kadınlar, tartıyor, çarpıyor, bölüyor. düşünüyor. moron değiliz. ama bir kadın, sırf anne olabiliyor diye anne olmak zorunda değil. yoksa bunun sonu, kola makinesi hikayesi. ha tabii, tercihen korunsun falan filan. zaten kürtajı doğum kontrol yöntemi olarak kaç kez kullanabilirsiniz ki?

benim en ifrit olduğum da "sonra her gece rüyasına girmiş" hikayeleri, filmleri. "bi halt yersen, yediğinle kalmayacak, bi ömür kabusun olacak" tehdidi resmen.

eay said...

1 2 yazını okudum ve pek feminist ve agresif gördüm seni. bayanların alkışı arkanda görünüyo. bravo,,..

Anonymous said...

Bütün bu kürtaj karşıtlarının iş başa düşünce ne yapacaklarını düşünüyorum da... :)))) amma boş muhabbet dönüyor belli değil. Sanırsınız, birilerini istemeden bir kaç defa hamile bırakmışlar da, cinayet işlememek için bütün sorumluluğu üzerlerine almışlar, tüm zorluklara rağmen bebek büyütüyorlar... başa gelmeden atıp tutmak ne kolay cidden!