Tuesday, November 27

interney sorunsalı & late-begun week

bilgisayarımın çökmesi beni kör topal ve yetim bıraktığından uzak kaldım buralardan. murphy's law hesabı, en lazım olduğu zamanda, mini mini (ve mickey) ve yeni inter öğrencilerime, yeni yeni cip'ler hazırlamakla uğraşmam gerekirken çöktü bilgisayarım; nerdeyse laptopımı alıp starbucksa gidecektim, o yeni yılbaşı kahvesinin mükemmel tadıyla ve starbucksta iş bitiren ciddi işadamı modunda dakikalar geçirecektim ancak olmadı, tatil verdim kendime yoğun ve yorucu geçecek yeni course dönemi öncesi. sevgiliyle buluşmak, tunalıya gitmek, comedy max ve maç izlemek gibi olağan haftasonu aktivitelerinden başka bu mini tatilde kendime verdiğim tek şey wax poetic konseriydi. bu noktada konserden bahsetmeden önce o.d.t.ü denen üniversiteden ne kadar nefret ettiğimi (savaş ay'dan nefret ettiğim kadar) anlatmayı borç bilirim. bu okuldaki insancıklar kendilerini dünyanın en zekileri zanneder, en dandik bölümlerde bile okusalar ayrıcalıklıyız tribine girer ancak sosyal zekaları sıfırdır. 4 sene boyunca kampüsten (ki nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde türkiye'nin en güzel kampüsü seçildiğini dünkü hürriyet ankara'dan öğrendim; boğaziçi de ikinci sıradaymış yani odtü boğaziçinden bile güzelmiş neremle güleceğimi şaşırdım) dışarı çıkmamalarını marifetmiş gibi anlatırlar ve mütemadiyen çimlerde otlarlar. odtünün o eski devrimci kimliğinden eser kalmamıştır. kendini pentagon zanneden bu okula giriş de bir olaydır, ancak dün akşam kapıdaki adama en ciddi sesimle "bilkent'te akademisyenim" dediğimden bi sorun çıkarmadılar. herneyse, konser fena sayılmazdı, alışık olduğumuz üzere ilhan erşahinin yağlı saçlarına aşık birtakım genç kızlar çığlıklarla karşıladılar grubu, üzerine bonus track olarak bora (a.k.a cey-lâl) da vokal yapınca onun hayranları da biraz tarkan konseri modundaydı. genel olarak ne oldu, 3 liraya şarap içtik ve ses düzeninin boktanlığı yüzünden ana amacımız olan 'alpin basını dinleme' olayını pek gerçekleştiremedik. yine de sosyalleşmiş (so-called) olmanın huzuruyla evimize döndük diyebilirim.

anlatacak birşeyler daha vardı sanki, ancak timetable'ı inceleyip office hourlarıma karar vermem, written outcome konuları bulmam ve buna benzer birtakım işlerle öğrencilerimle tanışacağım 13.40a kadar officegirl mode: on olmam gerekiyor. hadi ben internetim bozuk olduğu için belirli günler ve haftalar serime öğretmenler gününü ekleyemedim, ama günümü kutlamamış olan okuyucularıma teessüflerimi iletmeyi borç bilirim. hıh.

week 1 diagnostic writing: describe yourself.

7 comments:

Başak Ağın said...

efem hepi tiçırs dey. :mwah

cogito said...

"I célébrer votre enseignants journée."

Okur burada diyor ki; öğretmenler gününü kutlarım.

öyle , böyle..ben niye yazdım ki bişeyler?

Kenan said...

ben de wax poetic'deydim, hamam ekolu garip bi konser oldu evet, nasıl olmuş da görmemişim :P
bi de senin gününü kutlamamışım cidden, örtmenim cınım benim, yirim :)

voodoo girl said...

sevgili colleaguelerim wykka & kroisos;
sizin de efendim =)

ayrıca sevgili kroisos;
eş durumundan bas soundunu en iyi dinleyeceğimize inandığımız yerde durmaktaydık, sesçinin hemen yanı yani, o açıdan karşılaşamamış olabiliriz.

sevgili yeni okur cogito;
nedemek efendim, yabancı dil kutlamanızla kültür kattınız bloguma =)

cogito said...

voodoo , beğenebileceğini düşündüğüm bir blog;

http://nonpast.blogspot.com

Anonymous said...

Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.

voodoo girl said...

teşekkür ederim :)

facebook kullanmıyorum, twitter sayfamın linkini sağ tarafta görebilirsiniz.