Thursday, December 14

pioneer paranoia ft pıteşenin sapıtaşı

"In the original Greek, , παράνοια (paranoia) means simply madness (para = outside; nous = mind) and it is this use which was traditionally used in psychiatry to describe any delusional state."


bir gün bir kadın dama çıkmış ağlıyor. insanlar soruyorlar kadına nedir derdin. kadın başlıyor anlatmaya: "şimdi ben bekarım ama oldu da bir gün evlendim. bir çocuğum oldu. çocuk büyüdü yaramazlık yapma yaşına geldi. çıktı bu dama düştü ayağını kırdı. way ben ne yaparım gitti gül gibi çocuğum sakat kaldı." işte bu kadına "pıteşenin sapıtaşı" denir.


midemde ve ağzımda dünden kalma iğrenç biranın etkisi, kafam bulanık, kalbim hissizlikle fazla hisli olmanın arasında biyerlerde, damarlarımdaki asil kandaki en baskın his sıkıntıyken; pioneer paranoia featuring pıteşenin sapıtaşı bir haldeyim.

"between black and white there's a thousand shades of gray" demiş şair (saygılar Tyra DeSalvo), çok düşünmekle hiç düşünmemek arasındaki herhangi bir "shade" işimi görürdü, ama olmayınca olmuyor, bazı insanlar herşeyi uçlarda yaşıyor.

dear god,
i really want to believe in miracles, but you are not helping at all.

2 comments:

Başak Ağın said...

conclusion bitirdi ama şimdi, bilhassa nip/tuck ikinci sezon sekizinci bölüm üstüne...

Anonymous said...

bence bazen hiç yardımcı olmuyo tanrı... ya da bize öyle geliyor