dersim bittikten ve öğretmenler odasında tyra'yla bir saat hayatlarımız konusunda update session geçirdikten sonra eş durumundan doğumgünü kutlamasına gittim tunalı'ya; havalar düzeldiğinden beri pek uğramadığım için sokaklarda takılan tunalı gençliği gözüme bir garip geldi, saat 11 buçuk itibariyle de masadan kalkınca evet dedim bizden geçmiş artık bu işler. yine de birkaç tanıdık gördüm içim rahatladı eski "sosyal" günlerimi hatırladım hey gidi günler fln dedim bu yaşımda.
biraz önce de aklıma bünyemde default bir biçimde bulunan sinirimi oluşturan ve hatta zaman zaman tetikleyen unsurlardan birkaçı geldi, yeri gelmişken söyleyeyim:
* "herkez", "yanlız" gibi kelime yanlışları; "eylence" gibi sözcüklerde yumuşak g özürlülüğü; "görüceğin", "yapıcağın" gibi aslen daralmaya maruz kalmayan fiilleri daraltma eğilimi.
* internetteki sosyalleşme sitelerine yurtdışında çektirdiği fotoğrafı koyup belli etmek için de altına "walking in amsterdam", "fucking in paris" gibi capturelar yazan insanlar.
son olarak da günün lafı ve eski "clubber" günlerimi de hatırlatan bir karikatürümsü:
"good music i dance, no good music i not dance"
Saturday, May 26
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment