bunca zamandır blogger sayfamdan uzak olmama rağmen hayatımda ve halet-i ruhiyemde (kesin yanlış yazdım bunu) pek bir değişiklik yok. annemler döndüğü için saltanatım sona erdi, dün ankaranın yeni açık'ı 15 kişiyle bizim salonda kurulmuştu ancak sigara+bira+sinir üçlemesi boğazımı dağıttı, ve time goes by so slowly for those who wait durumum tüm hızıyla (ya da uyuzluğuyla) devam ediyor. en önceki bloglarımdan birinde belirsizlikten nefret ettiğimi yazmıştım hatırlıyorum, gerçi o ikili ilişkilerle ilgili bir blogdu ama hayatımın herhangi bir alanında belirsizliğe tahammülüm olmadığı bugünlerde daha da açığa çıkıyor; zira önümdeki 3 aylık dönem için hiç bir şey kesin olmadığından odaklanma ve motivasyon sorunları yaşıyorum. hiperaktif çocuklar gibiyim ama aktif değilim böyle bir sorunsal. sorunsal diince aklıma ekşi sözlük geldi, kahrolsun sanal communityler. wallahi beni attıkları için demiyorum, bugün işyerinde farklı bir gezegenden olduğuna kesin gözüyle baktığımız bir meslektaşımızın da ekşi sözlük yazarı olduğunu duyduğumda ben zaten oraya fazla kaliteli kaçmışım dedim hıh. konuyu anlamsızca dağıtmamdan da anladığınız üzere kafamı toplayamıyorum, hiç bir şey yapamıyorum, sadece gergin bir bekleyiş havasındayım, siz de nedir ne değildir sormayın just keep your fingers crossed for me.
killer son cümlem olmadığı için başta gördüğünüz modumu özetleyen fotoğrafla yetineceksiniz, iyi seyirler. (iyi seyirler dedim de aklıma geldi, spiderman 3'ün ilk gününde bilkentte 18.15 seansına girip duygusal sahnelerde [ha gerçekten duygusal olmuş mu mevzu bu diildir zira spiderman konulu action filmiyim ben diye ortaya çıkmış bir yapıt hiç diildir] mal mal gülen tüm çocukların ve ebeveynlerinin, sanki onları koltuğa bağlayan varmış gibi film sonunda oh be bitti şeklinde alkış tutan tüm izleyicilerin güneş görmeyen yerlerine penetrasyon yapabilirim, hiç acımam, tanıyanlar bilir.)
Sunday, May 6
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment