perşembe gecesi rüyamda bilal isimli bir futbolcu beni arıyordu ve ben kendisini katiyen tanıyamıyordum. bugünse haberlerde bilal aziz isimli bir futbolcunun şike olaylarına adı karıştığı için lisansının iptal edildiğini okudum. gördüğünüz gibi rüyada bile elimi attığımı kurutuyorum. tabii bu rüyayı işaret olarak algılamam gerekiyormuş sanırım çünkü belli bir sıfatla tanımlayamadığım bir cuma akşamı geçirdim dün.
varan 1: iş çıkışı pilateste esneme hareketleri yaparken sıra oturup ayaklarımızı uzatıp ellerimizle ayaklarımızı tutma hareketine gelince herkesin secdeye varması ama benim bileklerimi bile tutamadığım gerçeği seneler önce basketbol antrenmanlarında hocaların gelip dizleriyle sırtımdan itekledikleri günlere geri götürdü beni. ezik bakışlarımı farkeden hocam beni rahatlatmak adına "bacaklarınızın çok esnek olmaması normal hayatınızda size sorun yaratacak bir şey değil" falan dedi, ben "sekste bazen sıkıntı oluyor hocam" diyemediğimle kaldım.
varan 2: pilates sonrası dostum ebruberrin'in yüksek lisans işleri için kütüphaneye gittik. orada da bir cuma akşamı saatin 19.30unda bir üniversite kütüphanesinin fotokopicisinde kiminle karşılaşmazsın sorusunun cevabını verdim: istanbulda olduğu zannedilen eski manita. ilk 5 saniyeyi çok net hatırlayamıyorum, kızarmışım şahitler öyle diyor. sonra normale döndüm, istanbulda adamı görme korkusuyla yaşadığımı düşünüp böyle beklenmedik bir yerde, üstelik ayrıldığımızdan beri ilk kez karşılaşmış olmamıza güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. sonra içimde kendisine karşı aşk-sevgi adına bir bok kalmadığını, ayrıca kendisinin deli gibi zayıfladığını farkedip rahatladım. beter olsun dedim, bir posta beddua ettim. tutuyor da benimkiler kazım örneğinden biliyorsunuz. sonra geçti. uzun ilişkiden çıkma evreleriyle ilgili fikrimi almak isteyen arkadaşlara duyuruyorum, korkacak bir şey yokmuş ilk karşılaşma da bir şekilde atlatılıyormuş.
sonuç: gittik marks and spencerdan şu anda herhangi bir işlevi olmayan ama inşallah gelecekte bir zaman görücüye çıkacak seksi sütyenler donlar aldık, starbucksta tatlımızı yiyip kahvemizi içtik. saat 10 olup da arabamıza bindiğimizde "artık böyle akşamlar geçirsek ya" dedi ebruberrin.
o an mutlu ve huzurluyduk ama korkarım biz bir şeyleri çok fena yitirdik. acısı sonradan çıkacak cinsten.
varan 1: iş çıkışı pilateste esneme hareketleri yaparken sıra oturup ayaklarımızı uzatıp ellerimizle ayaklarımızı tutma hareketine gelince herkesin secdeye varması ama benim bileklerimi bile tutamadığım gerçeği seneler önce basketbol antrenmanlarında hocaların gelip dizleriyle sırtımdan itekledikleri günlere geri götürdü beni. ezik bakışlarımı farkeden hocam beni rahatlatmak adına "bacaklarınızın çok esnek olmaması normal hayatınızda size sorun yaratacak bir şey değil" falan dedi, ben "sekste bazen sıkıntı oluyor hocam" diyemediğimle kaldım.
varan 2: pilates sonrası dostum ebruberrin'in yüksek lisans işleri için kütüphaneye gittik. orada da bir cuma akşamı saatin 19.30unda bir üniversite kütüphanesinin fotokopicisinde kiminle karşılaşmazsın sorusunun cevabını verdim: istanbulda olduğu zannedilen eski manita. ilk 5 saniyeyi çok net hatırlayamıyorum, kızarmışım şahitler öyle diyor. sonra normale döndüm, istanbulda adamı görme korkusuyla yaşadığımı düşünüp böyle beklenmedik bir yerde, üstelik ayrıldığımızdan beri ilk kez karşılaşmış olmamıza güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. sonra içimde kendisine karşı aşk-sevgi adına bir bok kalmadığını, ayrıca kendisinin deli gibi zayıfladığını farkedip rahatladım. beter olsun dedim, bir posta beddua ettim. tutuyor da benimkiler kazım örneğinden biliyorsunuz. sonra geçti. uzun ilişkiden çıkma evreleriyle ilgili fikrimi almak isteyen arkadaşlara duyuruyorum, korkacak bir şey yokmuş ilk karşılaşma da bir şekilde atlatılıyormuş.
sonuç: gittik marks and spencerdan şu anda herhangi bir işlevi olmayan ama inşallah gelecekte bir zaman görücüye çıkacak seksi sütyenler donlar aldık, starbucksta tatlımızı yiyip kahvemizi içtik. saat 10 olup da arabamıza bindiğimizde "artık böyle akşamlar geçirsek ya" dedi ebruberrin.
o an mutlu ve huzurluyduk ama korkarım biz bir şeyleri çok fena yitirdik. acısı sonradan çıkacak cinsten.
6 comments:
hayret aycan yok muydu yanınızda?
Kazım'a kırmızı kart yedirttiğin yetmedi, Fenerbahçe'den de kovdurttun. Korkulurmuş senden hakkat.
Kasux :))
arada bir ebruyla gönül eğlendirmesine izin veriorum..
rüyalara inan voodoo,en azından görecek bi rüyan oluo.
pilates hocanın normal hayatını merak ettim,o hiç mi kullanmıo ki güncel hayatta bunca yıllık esneklik deneyimlerini acep.
eski seevgiliyi de tınn,madem ki zayıflayıp kuruya dönmüş
o yitirilenler.. hele ki "daha bu yaşta" olunca daha bir acı.
rengini de facebook a yazsaydın...
ben bugün ebemkuşağı pembesi giydim bak misal...
ebem ile kuşağım ipim ile t..ş.ğ.m sana girsin mark zuckerberg!
Post a Comment