birşeyler izlerken ya da okurken dış dünyayla alakasını kesen insan modeli vardır ya, işte o benim. televizyada birşeyler izliyorsam boşuna çenenizi yormayın, duymam. kitabımı okurken (ki sadece en route yapabildiğim bir aktivitedir) top patlasa duymam. bir de kendimde şunu farkettim, özellikle çok sevdiğim kitap/filmlerdeki karakterlerle bir relate etme durumum var. kendimi o karakterlerin yerine koymak değil ama (onu herkes yapar cicim) birden voodoo girl olarak o karakterlerden birşeyler almak ya da onların yaşadığı yerlerde yaşıyor, yaptıklarını yapıyor hissine kapılmak. şizofren değilim, biraz kaptırıcı bir insanım sadece. bunları neden söylüyorum, bu aralar bir gün deli gibi yağmur yağarken üzerinde yeşil yağmurluğu, yürüyüşünde carrie* zerafeti, yeşil gözlerinde vincent chase** artistliği, elinde de heather*** kahvesi olan birini görürseniz o benim, bilin diye.
*sex and the city
**entourage
***meg cabot - size 12 is not fat
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment