cuma günü ankara 9 derece, cumartesi izmir 25 derece. biliyorum cumartesi ankara da sıcakmış ama yaşadığım mutluluğu tahmin ediyor olmalısınız.
sabahın 6sında kalktım yola çıktığım cumartesi, heyecandan değil "uçuştan 1,5 saat önce havaalanında olunuz" saçmalığı yüzünden. mal gibi bekliyoruz abi nedir bu eziyet. hayır bunu bilmeme rağmen yine tam bir yaşlı insan kafasıyla ne olur ne olmaz dedim ve söz dinledim o komik.
en büyük acı da o tüm ihtişamıyla sizi karşılayan "dış hatlar" kapısının yanından geçip ezik gibi iç hatların önünde inmek. her yaz avrupaya alışverişe gittiğimden değil de mobiliteyi kaybetmek fena koyuyor insana bir kez daha anladım. pegasustan izmir bileti: otobüsten daha ucuz, havaalanında sabahın köründe iş arkadaşını görüp "where are you going?" sorusuna "london" cevabını aldığındaki kalp ağrısı: paha biçilemez.
şurada sinir ve keyifle anlattığım hikayenin benzerini check in esnasında yaşadım. kadın prosedür icabı hastalık sağlık allah ne verdiyse sorgularken şöyle bir cümle kurdu: "evliyseniz hamilelik durumu var mı?" evli değilsem ve buna rağmen hamileysem allah belamı versin ve o uçağa binip düşük falan yapayım ki dünyaya bir piç getirmekten kurtulayım. oha bundan da bunu mu çıkarttın demeyin, sözcüklerin altındaki gizli anlamların hastasıyım.
binmeye binmeye bir adet uçak fobisi oluşturmuşuz bünyede bu arada, hayırlara vesile olsun. bir de bavulunun dönen zımbırtıda gözükmesini beklerken össden çıkacak çocuğunu bekleyen anne moduna bürünen tek insan ben miyim?
[45 dakikalık uçuşu bu kadar anlattıysam, yarın berraque'la izmiri fethedişimi ne kadar anlatacağım siz düşünün.]
sabahın 6sında kalktım yola çıktığım cumartesi, heyecandan değil "uçuştan 1,5 saat önce havaalanında olunuz" saçmalığı yüzünden. mal gibi bekliyoruz abi nedir bu eziyet. hayır bunu bilmeme rağmen yine tam bir yaşlı insan kafasıyla ne olur ne olmaz dedim ve söz dinledim o komik.
en büyük acı da o tüm ihtişamıyla sizi karşılayan "dış hatlar" kapısının yanından geçip ezik gibi iç hatların önünde inmek. her yaz avrupaya alışverişe gittiğimden değil de mobiliteyi kaybetmek fena koyuyor insana bir kez daha anladım. pegasustan izmir bileti: otobüsten daha ucuz, havaalanında sabahın köründe iş arkadaşını görüp "where are you going?" sorusuna "london" cevabını aldığındaki kalp ağrısı: paha biçilemez.
şurada sinir ve keyifle anlattığım hikayenin benzerini check in esnasında yaşadım. kadın prosedür icabı hastalık sağlık allah ne verdiyse sorgularken şöyle bir cümle kurdu: "evliyseniz hamilelik durumu var mı?" evli değilsem ve buna rağmen hamileysem allah belamı versin ve o uçağa binip düşük falan yapayım ki dünyaya bir piç getirmekten kurtulayım. oha bundan da bunu mu çıkarttın demeyin, sözcüklerin altındaki gizli anlamların hastasıyım.
binmeye binmeye bir adet uçak fobisi oluşturmuşuz bünyede bu arada, hayırlara vesile olsun. bir de bavulunun dönen zımbırtıda gözükmesini beklerken össden çıkacak çocuğunu bekleyen anne moduna bürünen tek insan ben miyim?
[45 dakikalık uçuşu bu kadar anlattıysam, yarın berraque'la izmiri fethedişimi ne kadar anlatacağım siz düşünün.]
6 comments:
Ya düşünsene, o da belki aslında "Hamilelik var mı?" sorusuna "NE HAMİLELİĞİ BE? SEN BENİ NE ZANNEDİYOSUN? BEKAR OLDUĞUM YAZMIYO MU KİMLİĞİMDEEEAAAH?" şeklinde cevap veren MANYAKLAR çıkmasından korkuyordur. Yani bu onu haklı göstermez; ama değneğin öbür ucunda da bu tür zevzekler yok değil.
bavul beklerken gelmeyen her saniye , eğer kaybolduysa hangi yetkiliyi döveceğimi düşünüyorum. gerginliği azaltıyor, tavsiye ederim :)
dediğim gibi ha, terbiyesizlik eden olursa bi ıslık çalın. benden sorulur oralar...
alla alla çok ilginç ben hiç öle abuk sorulara denk gelmedim yeni moda mı bu şaka mı evliyseniz hamilelik durumu haha
bu durup dururken peydah olan uçak fobisi yeni moda sanırım... Ben amsterdam kazasından beri çarpıntılarla biniyorum dünyanın en güzel ulaşım aracına...
Çok ilginç sorular emeğine sağlık ama çok güzel yazışsın. avatarındaki kız senin küçüküğünmü oda güzel bir kız.
Post a Comment