Sunday, March 21

caro diaro

dün akşam cumadan kalbimizde yanmaya başlayan kültür sanat ateşinin etkisiyle kendimizi türk-amerikan derneği'nde bulduk. sebep, dostumuz kenan'ın "american association of community theatre" tarafından sahneye konulan sweeney todd müzikalinde rol alıyor olmasıydı. bu bilgiyi tabii ki elimdeki broşüre bakarak yazdım, yoksa bana sorsanız denizci anthony rolündeki amerikalı arkadaşı anlatır dururum burada. türk amerikan derneğini de hiç sevmem aslında, zamanında iş görüşmesine gitmiştim de ikinci mülakat için bir hafta içinde irtibata geçeceklerini söyleyip hiç aramamışlardı. bence böyle iş yerleri yıkılmalı, insanlar bir 'hayır' cevabını bile hak etmiyor mu yahu? berger bile o çapsız haliyle "I'm sorry, I can't. Don't hate me" diye not bırakabilmişti (yazılarımdan sex and the city göndermelerini eksik etmiyorum ki havalı şehir kadını imajımdan bir şey kaybetmeyeyim). ayrıca kantindeki kırmızı telefon klübesini de şikayet edeceğim ingiliz kültür derneği'ne, hadlerini bilsinler. asmışlar duvara hamburger, baseball, özgürlük anıtı fotoğrafları, görmüşler ne kadar boş olduğunu bir telefon klübesinden medet umuyorlar. ben de nasıl kinlendiysem yalnız. aman neyse sonuç olarak keyifli bir 3 saat geçirdik.

sonra -aylar sonra- nada. cenabetliğimiz cumartesi geceleri başımıza gelen olaylarla tescillendiğinden beri dışarı çıkmıyoruz malum, ama tunalı'ya kadar gidip de nada'ya uğramamak olmaz dedik. yeni shot çıkartmışlar, kadim garsonumuz ramazan'ın 'kurabiye shot' diye andığı ama bizim içinde badem likörü olduğundan şüphelendiğimiz bir şey, tatlı içki seven biri olarak ben sevdim. yalnız drunk'ın sahibinin ortaklığının etkisi midir, yoksa ankara'daki her mekan aynı sonu mu tadacaktır bilemiyorum ama eski ortamı kalmamış nada'nın, gerek yaş ortalaması gerek insan tarzı anlamında. eski dosttan düşman olmaz o ayrı. kardeş gibi kollanıyoruz sağolsunlar, içki göndermek isteyene ayarı veriyor ramazan. sonra o içki göndermek isteyen blog okuyucularından ismail çıkıyor, yanlış anlaşılmalar ortadan kalkıyor falan. yine ortamlarda tanındım götüm falan kalktı da böyle üstü kapalı geçiyorum bu kısmı.

son onur baştürk paragrafım: gecenin aspava öncesi son durağı bestekar'da eski subway'in yerine açılan italik oldu. sağlam mekan yapmışlar, müzikler de oldukça başarılıydı. nada kızmasın metres olarak alacağım sanırım italik'i, tabii bir anda popüler oldu diye duyan gelmiş moduna girmezse.

gecenin aydınlanması italik'te karşılaştığımız eski dost derya'nın "abi bu insanlar kim ben tanımıyorum hiçbirini" lafıyla, daha önce "hedef yoksa gerek yok" şeklinde özetlediğimiz gece hayatından soğuma mevzusunun bir başka boyutunu anlamamızla gerçekleşti. olay mekandan, müzikten çıkıyor bir noktada, insanda bitiyor. hayatını 'cheers' dizisi tadında yaşamaya alışmış ankaralılara da yabancı yüzler batıyor. ankara'da "ben seni bir yerden tanıyorum galiba?" bir pick-up line olmaktan çıkıyor, biz de kapısından bile girmediğimiz 500 tane mekanın sırf varlığıyla övünmektense gittiğimiz 3-5 yerdeki tanıdıkların hoş sohbetiyle vakit geçiriyoruz. beğenmeyen ve anlamayan küçük oğlunu göndermesin. çağrışmışken boşa gitmesin, i. melih ve küçük oğlu da sınır dışı edilsin. amin.

14 comments:

Svetlin said...

rezervasyonumuz yok diye bizi italik'e almadılar. üstelik en az 3 tane masa bomboştu. önüne gelen giremicek hakkaten demek ki.

Hich said...

ben beğenmiyorum italiki. dekorasyon toplama, bi orjinalliği yok.. müzik çok tutarsız. elektronik iyi hoş da random winamp çalıyor, kürt oynuyor. kürt demişken, kalabalık da çok fenaydı açıldığı ilk 3 hafta, şimdi nasıl bilmiyorum. neyse ama en azından bir alternatifimiz daha oldu... bir gömlek tarlası daha!

varol döken said...

zenci görmek istiyorum!

Anonymous said...

Havalı şehir kadını imajını sikiim senin. Kendini bişi mi sanıyorsun kaltak! Tozlu bok kokan şehrin oruspusu.

halep şehri(şen ola) said...

voodoogirl'e acımasız gerçekler serisi yazsam buradan köye yol olur...

miracsaral said...

@Anonymous:

Münasebetsizliğinizle üzerinde durulmaya bile layık değilsiniz ama ben dayanamam: Ankara'nın kokusuna kurban olun siz!

pink said...

'voodoogirl pipiliymiş!!!'tayfası gelir birazdan buraya.Hand Solo hazretleri başta olmak üzere.voodoogirl İstanbul'da oturmuyor muydu?

voodoo girl said...

bizzat anGaralıyım.

Anonymous said...

@ hiç kimse:
Senin burnun ve gözlerinde sorun varsa doktora görün!

voodoo girl hala yeni nesil oruspu olduğunu düşünüyorum. Beş para etmez bir kaltaksın! Bunu da buraya herkes bilsin diye yazıyorum. Yoksa tenezzül bile etmezdim bloguna!

varol döken said...

sevişmek orospuluksa annelerimize edilen küfürlerden neden rahatsız oluyoruz?

Can said...

Aydınlanma yaşadım resmen. Hey allam.

O değilde bu gömlek ile mekana gitmek zorunluluğu nedir? Polo tişörtlerime kurban olsun mekan sahipleri. İcat icat üzerine...

pink said...

Anonymous,ananı tanıyorus:doritos,patos,çitos.Te allahım ya!!!

semioticus (shelbyl) said...

Gulmeyin lan cok ciddi bir soru soracagim: Yeni nesil oruspu nasil oluyor?

voodoo girl said...

onu ben de anlamadım. 27 yaşına geldim hala yeni nesilim, hala kaşarlanmadım. şair dizelerinde bir yandan yererken bir yandan övüyor bence.