kasım ayına ait 48 postun ağırlığından mı, günde 5 post ortalamasına ulaştın hayırdır (a.k.a hayvan mısın) yorumlarının nazarından mı bilinmez, aralık ayı başladı ancak elim bloga gelmedi sayın seyirciler. halbuki soğuk bir aralık akşamında başlamıştım yazmaya bilenler bilir, bilmeyenler için de yıldönümünde bahsedeceğim bittabii. özel bir ay yani. üstelik yılın ilk karı kadar önem taşıyan yılın ilk "ee yılbaşında napıyoruz?" sorusu da bir arkadaş ortamında (toplanıp ekonomiden ve dünya gündeminden bahsediyoruz da, ondan böyle yazdım) gündeme geldi ve benim için aralık ayı official olarak başladı denilebilir.
daha önceden bahsettiğim şubat tatiline kadar yoğun olma sendromu, bayramdan sonraki hafta itibariyle kendini en ağır şekliyle hissettirmeye başlayacak. bunun stresi yetmiyormuş gibi, bin tane medikal iş de beni meşgul etti bu son haftalarda. tam bunu söylediğim an, hastaneyi arayıp test sonuçlarımı öğrenmediğimi hatırladım. haberin yok ben ölüyorum şarkısı kendimden kendime gelsin. işbu yoğun dönemde, daha önce garip hareketlerde bulunan ama dilinden anlamadığım için yardımcı olamadığımdan bahsettiğim sevgili bilgisayarımın beni dönüşü olmayan bir yola sokmasından da çok korkuyorum. god save voodoo girl's computer.
daha önceki bir yazımda kurban bayramında kıçımın üzerine oturacağımı yazmışım, yalan. bana yine istanbul yolları bana yine konser var. bunu daha sonra yazacağım. merak unsuruyla bloga adam bağlama taktiği uyguluyorum, yersen.
şimdi geçen gün sınıfta tabu oynarken "government" kelimesini anlatmaya çalışan arkadaşının "what does akp do for us?" sorusuna "nothing" diye cevap veren canım öğrencimin de içinde bulunduğu mini mini upper sınıfımın writinglerini, text summarylerini ve vocabulary journallarını kontrol etmem gerekiyor. böyle de bir eğitim neferiyim, bilirsiniz.
If you got glitches in your life computer turn it off and then reboot her.
Now you back on.
dediğim günler de gelecek, biliyorum. gelecek de bir gün gelecek ve hatta müdür müdür müdür.
daha önceden bahsettiğim şubat tatiline kadar yoğun olma sendromu, bayramdan sonraki hafta itibariyle kendini en ağır şekliyle hissettirmeye başlayacak. bunun stresi yetmiyormuş gibi, bin tane medikal iş de beni meşgul etti bu son haftalarda. tam bunu söylediğim an, hastaneyi arayıp test sonuçlarımı öğrenmediğimi hatırladım. haberin yok ben ölüyorum şarkısı kendimden kendime gelsin. işbu yoğun dönemde, daha önce garip hareketlerde bulunan ama dilinden anlamadığım için yardımcı olamadığımdan bahsettiğim sevgili bilgisayarımın beni dönüşü olmayan bir yola sokmasından da çok korkuyorum. god save voodoo girl's computer.
daha önceki bir yazımda kurban bayramında kıçımın üzerine oturacağımı yazmışım, yalan. bana yine istanbul yolları bana yine konser var. bunu daha sonra yazacağım. merak unsuruyla bloga adam bağlama taktiği uyguluyorum, yersen.
şimdi geçen gün sınıfta tabu oynarken "government" kelimesini anlatmaya çalışan arkadaşının "what does akp do for us?" sorusuna "nothing" diye cevap veren canım öğrencimin de içinde bulunduğu mini mini upper sınıfımın writinglerini, text summarylerini ve vocabulary journallarını kontrol etmem gerekiyor. böyle de bir eğitim neferiyim, bilirsiniz.
If you got glitches in your life computer turn it off and then reboot her.
Now you back on.
dediğim günler de gelecek, biliyorum. gelecek de bir gün gelecek ve hatta müdür müdür müdür.
No comments:
Post a Comment