Wednesday, September 24

mimror

wykka mimlemiş, pek de severim zaten kendimi anlatmayı, yazalım efendim. benden sonra da jelatin hanımlar (oooo oooo o da seviyor) ve syntax error beyler yazsınlar lütfen.

Q: blog yazmaya ne zaman başladın?
A: aralık ayının soğuk bir gecesiydi. atmış olabilirim. ama aralık 2006 ondan eminim, "spending a saturday night with a refresh button" diye başladı olaylar onu da hiç unutmam. blog mevzusunu da bana tanıtan wykka ve desalvo kardeşlerdir belirtmeden geçemiciim.


Q: blog yazısı konularının belli bi çizgide olmasına özen gösteriyor musun?
A: alakam yok. eskiden daha komik yazıyordum ama, daha çok eğleniyormuşum demekki. şimdi daha durgun yazıyorum, ya da bana öyle geliyor. tek takıntım, böyle bits and pieces modunda şeyler geliyo aklıma, onları bir bütünlük içerisinde yazmam gerekiyormuş hissine kapılıyorum. takıntılı bir insan olduğumdan ama o da, blogum çizgi ötesi olacak korkusundan değil.


Q: blog yazmayı ne zamana kadar sürdüreceksin?
A: pazara kadar değil mezara kadar dersem aklınıza tribünler değil mustafa sandal gelecek değil mi?


Q: blog yazmak senin için eğlenceli bi uğraşken, şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bi hal almaya başladı mı?
A: artan bekleyiş mi? nerde? ben şahsen blogumun çok fazla insan tarafından okunduğunu zannetmiyorum. o tarz ziyaretçi sayısı vs gösteren sistemlerden de kullanmadığımdan hiç bi fikrim yok açıkçası. iki blog yazıyorum diye ayşe arman moduna girme durumum yok yani, kafama göre takılıyorum. kaldı ki günde 1000 tane insanın benim yazı yazmamı beklediğini de bilsem 'ben sanat için yazıyorum' der yine kendimi sıkıntıya sokmam öyle de artist bir insanım.


Q: blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor musun?
A: yazmak için değil de daha çok okumak için vaktimden feragat ediyorum. ama bu soruyu biraz profesyonelliğe yönelmiş buldum, amatör ruhumla verecek bi cevap bulamadım (böyle de karizmatik bitiririm heyt be).

No comments: