Monday, November 17

83lüyüm sexte güçlüyüm

bugün bana birşeyler oldu. zaten sabah yorgun argın uyandım, tek gözüm açık kalkıp sınav gözetmenliği zımbırtısını buldum, o uyku sersemi halimle nasıl bir umut acaba okulda olmam gereken saat 9 buçuk mu diye. tabii ki değilmiş, kalktım giyindim spor çantamı hazırladım taktım kulaklıkları çıktım. plan yapıyorum pilatesten sonra biraz da ağırlık çalışayım bi yarım saat en azından koşayım hazır bu ara eve iş götürülmeyen zamanlar kıymetini bileyim takarım kulaklıkları mis gibi dert yok tasa yok derken çat ipodun şarjı bitti. o an beni nasıl bir gün beklediğini anlayıp koşarak eve dönmeliymişim haberim yok. okula git öss gibi 4 saat sınavı gözet bi de o halinle. bana bi gelmeye başladılar. aman allahım. boynumu çeviremiyorum, boğazım ağrıyor (boğazlarım şişmiş dayımgillere gideyim dedim yolda şarzım bitti), vücudumda bi ağırlık, başım dönmeye başladı falan derken riske atamadım tabii, çöpe attım spor hayallerimi bindim servise eve geldim. bu arada bütün eşyalarımı spor çantama doldurmuştum, ekstra çanta yok yani yanımda, ama spor çantasını da eve taşımamın manası yok çarşamba yine okula götürülecek nihayetinde. doldurdum montun ceplerini. cüzdanı da elime aldım. pazara gider gibi çıktım okuldan.

eve geldim ilaç aldım yatıyorum. yanağımda bir kaşıntı hali. yine isim koymaya müsait bi sivilce çıkıyor diye düşünürken elimi bi attım biraz genişçe bir şişkinlik bölgesi. aynaya baktım böyle garip böcekler ısırınca insanı abuk bi şekilde kabarırsın ya öyle bir görüntü. 10 dakika sonra geçti. içime cin mi kaçtı acaba? kendimi şehirden uzaklara atayım, kabuğuma çekileyim, dinleneyim desem; iş var güç var nereye. kaldı ki hiç o tarz hayalleri olan da bir insan değilimdir. I heart digiturk ve internet. kendi iç sesimi dinleyecek olsam televizyonun sesini kısar öyle dinlerim nedir yani, bana göre değil doğayla başbaşa ruhumu arındırıyorum tripleri.

iş bu haldeyken yatmaktan sıkılıp geldim blogun başına blogger arkadaşlar çalışmış saolsunlar 100 tane okunmamış post. readerda onlara bakıyordum, yavaş açılıyor ne olduysa, dünyanın en sabırsız insanı olduğum yine kanıtlandı 3 saniye gecikiyor görüntü sağımda solumda yapacak iş arıyorum oturduğum yerden. allah biz koç burçlarına yardım etsin amin.

blogger dedim de, geçen şunu düşündüm, şimdi bin tane insan blog yazıyoruz, birbirimize yorumlar falan, ama bunların çoğu birbiriyle tanışmıyor ya. hele de ankarada, ne kadar muhtemel bir şey buraya yorum yazan bloggerlardan birinin arkamdaki masada oturuyor olması. böyle bir şey düşününce de film karesi gibi oluyor. garip. bu konudan da şuraya atlayacağım alakasızca, blograzzi denen şeyle hiç alakalı olmadım (bir kez kimdi godsyndromedu sanıyorum çakma voodoogirl var demişti de neymiş diye girmiştim) ama lisede popülerlik yarışması yapılıyor hissi veriyor oranın puanlama sistemi, ne kadar okunuyorsun, kankaların kimler falan gibi zımbırtıları. blogger facebook olmasın be hacı. rica ediyorum.

öyle bir post yazdım ki sonuna "msnde arkadaşlarımla müthiş eğleniyorum" copy/paste'i şart oldu.

e.b.:
kııızzz
e.b.:
senin için gittiğin yağmurla gel sarkısın isticem kral tv den
e.b.:
şimdi seyret

15 comments:

Godsyndrome said...

Başlığı sevdim kullanıcam:D:D

Ortega said...

"blogger dedim de, geçen şunu düşündüm, şimdi bin tane insan blog yazıyoruz, birbirimize yorumlar falan, ama bunların çoğu birbiriyle tanışmıyor ya. hele de ankarada, ne kadar muhtemel bir şey buraya yorum yazan bloggerlardan birinin arkamdaki masada oturuyor olması. böyle bir şey düşününce de film karesi gibi oluyor. garip."

Şu an İstanbul dışındayım askerlik meseleleri yüzünden ama İstanbulda'yken garip bir şekilde görüşüyoruz biz çoğu blogger arkadaşla. Amaç blogger buluşması değil aslında, sadece "Cuma görüşelim mi?" tarzı olaylar yani..

Bu arada son dönem attığın başlıkların üzerine abuk sabuk yorumlar, mailler geliyor mu diye merak ettim. Gelmiyor dersen düşüp bayıliceyyyiim kuzuumm!

stickman said...

o sınav gözetmenliği dehşettir ya, hele üçüncü sınıfları gözetliyorsan. feci bir gündü. bu arada sportif bloggerlar görmekten sevinç duyuyorum. koş voodoo girl's koooş..

cız-bız-liz said...

"boğazlarım şişmiş dayımgillere gideyim dedim yolda şarzım bitti"

hahahahahahaa! devamını okumadan bi gülmem lazımdı!
hahahhahaa!

voodoo girl said...

sevgili ortega, gelen giden ne varsa okuyorsunuz vallahi yorum kısmında, ayrıca bir mail gelmişliği falan yok :)

ama bu başlık sayesinde arama motoru anahtar sözcükler verilerinde büyük eğlence çıkacak bana, hissediyorum =)

miracsaral said...

Bu görüp görmeme meselesi beni de hep kıllandırır. Hele ki artık ismimin pek çok kişi tarafından bilinmesi ben de bir çeşit paranoyaklık yarattı. Bazen arkadaşlarımla gezdiğimde birisi ismimi söyleyince, bazı tanımadığın insanların bakışları değişiyormuş gibi geliyor, beni ürkütüyor. Korkuyorum, hem kimseninde alnında "83 doğumlu" yazmıyor ki kardeşim. Anlayamıyorsun, bilemiyorsun, tırsıyorsun. Böyle 25 yaşında, küçük dudaklı her kadın gördüğümde irkiliyorum acaba sen misin diye. Hele ki pilates topun morsa, çok tırsarım.

voodoo girl said...

topum yok da matım mor gerçekten .gözleripörtlemişsmiley. (bunu da yaptım ya teenage gibi)

Ömer said...

icimde uhtedir bir gun bir sinavda gozetmenlik yapmak. ama bana soru soramasinlar. ne bilim bir uni finali olsun ben kagitlari dagitayim, tahtaya su kadar sureniz kaldi yazayim ama kimse beni bu nedir diye cagirmasin. super olurdu valla. bir kereligine o durumu tecrube etmek istiyorum. yapmadan olursem gozum acik gidecek.

Başak Ağın said...

bu e.b.'nin tanıdık biri olduğu hissine kapıldım nedense :))

Başak Ağın said...

he bi de 55 dk. listening'i olan bitakım sınavlarda gözetmenlik yapmak aynı zamanda mum duruşunu öğrenmeyi de gerektiriyo. korkunç bişey. allah kimseye vermesin.

miracsaral said...

Yazamadan edemedim. Benim salonda sana benzettiğim hatun kahverengi uzun,düz saçları olan, ince fizikli, çok az kambur yürüyen, gülerken eliyle ağzını kapatan, parmağına bazen yüzük takan birisidir. İlk bakışta herkese biraz tepeden baktığını zannedersin ama o tepeden bakışları ve hafif prenses tavıları aslında kendisinin o tür artist kalabalıklardan hoşlanmaması için bir savunma mekanizmasıdır. İyi niyetli birisine benzer. Çok çok az peltek konuşur, sesi incedir. Benim sana benzettiğim kişi odur işte.

voodoo girl said...

ömer, tam da bahsettiğin durum ama inan dünyanın en sıkıcı 3-4 saati. gerçi bazı öğrenciler saolsunlar "hocam iki şık arasında kaldım, ne yapayım?" gibi sorularıyla neşelendiriyorlar insanı :)

wykkacım tam ismi e.b.y anladın sen onu :))

hiçkimse, uzun ve düzü doğru ama sarışınım bir de sesim ölümüne kalındır azcık kısılsa travesti mode: on falan olurum o derece :)

Scatterbrain said...

hobarey, ben de 83lüyüm!

farawaysoclose said...

son 1 ay içinde iş yerinde 2 tane eli yüzü düzgün sevimli tip görüp "oha bu da küçükmüş!!" travmaları yaşadım, dertliyim...

Yağız Gönüler said...

"msnde arkadaşlarımla müthiş eğleniyorum"


dasıdhsahdusaoda