zaman zaman kariyer sahibi ve sex and the city havalarında kadınlar biraraya geldiğimizde "ulan aslında zengin bi koca bulup oturcaksın tüm gün çalışmak da neymiş" isyanlarımız vardır, itiraf.com ama yok kardeşim gerçekten sabahtan akşama kadar evde oturmak sıkıcı bir iş. buraya da yazmış olduğum üzere ben bir kötüydüm ya, işbu yüzden mesa hastanesi doktoru bana bir takım medikal ağızlar yapıp boğazımdan kültür alma maksadıyla uzun bir kulak çubuğuyla ağzımın derinliklerini dürtükledikten sonra 2 gün istirahat etmemin iyi olacağını buyurdu. ben de iki gündür yatak hapsindeyim. içim şişti. televizyon, bilgisayar,aylaklık bir yere kadar. bünye kaldırmıyor.
haliyle yarın işe gidecek olmamın sevinçli bir yanı bu. ikinci yanıysa yarın okulumda uluslararası bir English Language Teaching seminerinin gerçekleşecek olması. olayı "distinguish" kelimesini "distingaş" diye telaffuz etmeye kadar götüren öğrencilerimize inat; "perspectives on teaching pronunciation: where theory meets practice" tanımlı seminer yarın bilkent otelde bizleri bekliyor. döpyesimi giyip elime dosyamı alıp gidiyorum, bir de gözlük takıyor olsaydım tam olacaktı. tam bir öğretmenim yani yarın. a teacher for all seasons hesabı.
bu hastalığım 2 gün evde yatıp dinlenme fırsatı verdi saolsun yalnız çok kötü bir zamana denk geldi. tam da kur geçiş zamanı, ki haftaya çarşambadan şubat başına kadar biraz yoğun ve stresli bir dönem bekliyor beni bunu sonra anlatacağım, hazır ders hazırlama derdi ertesi güne iş derdi yok gönlümce gezer eğlenir ve ne zamandır ihmal ettiğim tüm arkadaşlarımla buluşup sosyalliğin doruklarında dolaşırım diyordum. bin tane arkadaşım da bu kararı aldığımı duymuş gibi arayıp haftasonu bir şeyler yapmayı teklif etti. fakat ben hastalığımı tam olarak yenmeden kendimi dışarı vurup, ankaranın göt dondurucu soğuğunda tekrar hasta olmak ve hayatımın iş bakımından önemli bir dönemine tekrar hastalanarak girmek istemiyorum. "bir ankara klasiği olarak avmlerde buluşmak" olayıysa bana uzak.
ne halime bir çözüm bulabildim ne yazıma bir bitiş. öyle bir hallerdeyim.
haliyle yarın işe gidecek olmamın sevinçli bir yanı bu. ikinci yanıysa yarın okulumda uluslararası bir English Language Teaching seminerinin gerçekleşecek olması. olayı "distinguish" kelimesini "distingaş" diye telaffuz etmeye kadar götüren öğrencilerimize inat; "perspectives on teaching pronunciation: where theory meets practice" tanımlı seminer yarın bilkent otelde bizleri bekliyor. döpyesimi giyip elime dosyamı alıp gidiyorum, bir de gözlük takıyor olsaydım tam olacaktı. tam bir öğretmenim yani yarın. a teacher for all seasons hesabı.
bu hastalığım 2 gün evde yatıp dinlenme fırsatı verdi saolsun yalnız çok kötü bir zamana denk geldi. tam da kur geçiş zamanı, ki haftaya çarşambadan şubat başına kadar biraz yoğun ve stresli bir dönem bekliyor beni bunu sonra anlatacağım, hazır ders hazırlama derdi ertesi güne iş derdi yok gönlümce gezer eğlenir ve ne zamandır ihmal ettiğim tüm arkadaşlarımla buluşup sosyalliğin doruklarında dolaşırım diyordum. bin tane arkadaşım da bu kararı aldığımı duymuş gibi arayıp haftasonu bir şeyler yapmayı teklif etti. fakat ben hastalığımı tam olarak yenmeden kendimi dışarı vurup, ankaranın göt dondurucu soğuğunda tekrar hasta olmak ve hayatımın iş bakımından önemli bir dönemine tekrar hastalanarak girmek istemiyorum. "bir ankara klasiği olarak avmlerde buluşmak" olayıysa bana uzak.
ne halime bir çözüm bulabildim ne yazıma bir bitiş. öyle bir hallerdeyim.
1 comment:
aylaklık konusunda bir numarayım. sonsuza kadar evden çıkmadan süper bi keyifle bile yaşayabilirim. ve seminer dedinde aklıma geldi. dün work and travel seminerini kaçırdım ben. niye bu yazıyı daha önce okumamı sağlayıp beni uyarmadın. kabul et suçlusun!
Post a Comment