uzun ilişki sonrası yaşanan 'rebound' evresi bence pek keyifli. ne dışarda ne içerde herhangi bir sorgu sual olmadan keyifli vakit geçirmeler, vur-kaçlar, her maçtan sonra gönül rahatlığıyla önümüzdeki maça bakmalar. dikkat edilecek iki husus var sadece: attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değiyor mu? onla bunla vakit geçirmenin içinizdeki duygusal boşluğu değil beyninizdeki öbür türlü sakıncalı düşüncelere kapılabilecek hücreleri doldurduğunu sindirdiniz mi? sorulardan ilkine evet ikincisine hayır diyenleri selin karacehenneme, ilkine hayır ikincisine evet diyenleri haydar dümene, ikisine de hayır diyenleri emre aydına havale ediyorum. ikisine de evet diyenler bana takılsın.
Saturday, August 29
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
8 comments:
yemeler içmeler ağız şapırdatmalar değil de, kolesterole dikkat etmeler bence en büyük mevzu. anladın sen.
hala aşıkken bunları düşünmek bile can acıtıyor. kendim için de karşı taraf için de.
hayat hiç s*ke sürülecek bir hede değil. : /
biz buna bizim kabilede "saçmasapan ama eğlenceli işler" diyoruz :)
ben sana takiliyorum o zaman.
iğrenç ama yapmadan duramayacağım ;
takılmam, takarım...:)))
emre aydınla mutlu bi gelecek beni bekler desem, bu "o çarpan kamyonun plakasını aldınız mı olm" havasından çıkmamı sağlamıyor malesef. bir ayılsam. ah bir ayılsam :(
ikisine de evet... ve peşindeyim :)
evet, hayır, evet evet, hayır asla, evet hayır... hmmm soru neydi? hayat cevapları ararken soruları unutmaktır...
ve takılma sırası artık siz ve tayfanızdadır vudu hanım... istanbul u bir de benden dinleyin...
Post a Comment