Tuesday, February 24

you'll find me in the matinee

ülke sınırları dahilinde sinemaya gitmek, gnctrkcll kampanyalarına rağmen imkansıza doğru gidiyor - yetkililere serzenişim budur. 2 saat boyunca sessizce oturup karşıdaki büyük ekrana bakmak, gününün en uzun aktivitesi olarak bilgisayar ya da televizyon ekranına bakmayı seçmiş gençlerimiz için çantada keklik olmalı öyle değil mi? değil.

cep telefoncular: cep telefonlarını açık bırakanlardan sola dönün, utanmadan açıp konuşanları bulacaksınız. ama bu tip ayılara genelde nadir rastlanıldığından benim cep telefonculardan kastım film sırasında mesaj atanlar. bir işin ses çıkartmadan yapılıyor olması onun dikkat dağıtmamasıyla aynı anlama gelmez. sağımda solumda yanan ışıkları gördükçe bu tiplerin kafalarını perdeye sokup toplumsal mesaj vermek istiyorum.

tekmeciler: arkadaşım allah aşkına bana söyle boyun kaç cm olabilir? maksimumda yani. kabul ediyorum koltuk araları dar ancak kıpırdamadan, bacak değiştirmeye çalışırken (bacak bacak üstüne atan erkekler silkelenin ve kendinize gelin) öndeki koltuğu tekmelemeden 50 dakika duramıyor musun, götünde kurt mu var? cevabın evetse tekmeleme için kullandığın bacağı bahsi geçen göte sokarak ikimizi de kurtarabilirsin dostum oh yeah.

komikçiler: bunlar perdede olan olaya herkesin duyabileceği ve kendilerince komik olan bir yorum yapıp sempati toplama peşindeki ezikler oluyor. burhan karakterini indigoda görüp kemal sunal sırıtışıyla "beni beğenmiyor musun?" diye soran gençler (yaşanmıştır), var mısın yok musuna katılan cem yılmaz hamdi beyi bulmak için stüdyonun iç kısımlarına doğru ilerlerken "ışıklardan sağa dön" esprisini yapıp cem yılmazı güldürebileceğini zanneden ve (başarabilse) bunu hayatının en büyük başarısı sayıp "oğlum adama türkiye gülüyo o da bana güldü" şeklinde anlatacak olan o köşede oturan çocuk (izlenmiştir) falan hep bu tipe bürünüyorlar sinema salonlarında. burdan o arkadaşlara seslenmek istiyorum: kızlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanabilirler ancak bu tiplere 'vermeleri' için daha fazla şeyler gerekir.

geç.gelenler: hahahahaha önce kendi göndermeme bir güleyim. efendim bunlar adlarından anlaşıldığı üzre "aaabiiiii filmin ilk 15 dakikası reklam zaağteeen" kafasıyla filmin 5. dakikasında içeri giren tiplerdir. bu tipleri besleyen terbiyesizler, hala yapan var mı bilmiyorum ancak filmin seansının yanına asıl başlama saatini yazan salon işletmeleridir. sinemada film izlemenin bence ekranın büyük olması dışındaki en güzel kısmı zaten elinde patlamış mısırın kolan reklamlar da dahil olmak üzere bütün ritüeli yaşamaktır. tam konsantre olmuşsun pıtı pıtı salona giren ve konsantrasyonunun içine eden insanların da allah belasını versindir.

son söz olarak normal sinema salonlarını sevişme mekanı olarak kullanan çiftlerimize özel '2 film birden' salonları uygulamasını başlatacak olan belediye başkanına yerel seçimlerdeki oyumu satmayı teklif ediyorum. böyle de halkçıyım.

6 comments:

Sinan Kolat said...

en sonunculara dark of the matinee/ it's better in the matinee/ dark of the matinee diyerek af istiyorum

çubuk makarna said...

bunlardan kaçmak için en sakin saaatlerde öğlen 11de falan giderseniz bu seferde yaşlı teyzelerin sesli sesli konuşmasına tanık oluruz maalesef. "ne dedi ne dedi" ve "şimdi nolcak" en çok kullandıkları cümlelerdir. kanyonda sık rastlanır bunlara. ondan kokana kanyon teyzeleri diyorum ben şahsen

aksilaz said...

ideal gün : pazar
saat ise : 11 dir

ferdinand said...

güzel saplamalar olmuş vudu,
bir de efsane kaya kafalılar vardır sinema diyince hemen akla gelen,
şehrin/eyaletin en uzun ya da en koca kafalı adamı gelir önünüze oturur, film başlayana dek gergin şekilde beklersiniz ön koltuğa kim oturcak diye, bu adamlar öyle geniştir bide tam film başlarken gelir ki vay anasını dedirtir, kan kusturur.

cep telefonuyla film boyunca paslaşanlar en kıl olanlar bu arada, arkadaşların dediği gibi sessiz sakin seanslarda boş salonda yayıla yayıla izlemesi pek hoştur...

Spicoli said...

Komikciler keske sadece sinemada olsa, sikine takmadiktan sonra 2 saat icinde sonsuza kadar ayriliyorsun.

Koca anfide komikcilik oynayan adama ne yapmali, ne demeli. Kacisi da yok. En sonunda mecburen kafasina vuruyorsun bir tane.

Sheed said...

ferdinand'ın kafa tespitine de bütün yüreğimle katılıyorum.. emek'in balkonunda çok fena oluyor bu kafalı abiler.. zaten salon ergonomi harikası :( bi de aslan yelesi saçlı teyzeler oluyor orda, onlar da çok fena.. son "synecdoche, NY" izlerken, yanımdaki arkadaşın omzundaydım resmen.. hiç hoş bi görüntü olmadı..